Eski dokusu, geleneksel yapısı elbette olamasa da depreme dayanıklı konutlar şehrin dört bir yanından yapılmaya, yapılanlar ailelere teslim ediliyor.

Zor çok zor geçen bir 2 yıl konteynır kentlerde ki yaşama tutunma mücadelesi...

Yanlış yapılaşma...

Hep bunu duyduk duyuyoruz…

Soru şu: Peki kimler müsaade etti bu yanlış yapılaşmaya?

Herkes birbirini suçluyor.

Peki ya şimdi yeni yapılan binalarda milim hesabı yapılırken geriye dönüp neden peki o zaman olmadı diyor insan.

Hatay sık gittiğim bir yer eskiden de çok sevdiğim Arsuz, İskenderun Antakya.

Medeniyetlerin bir arada kardeşlik içinde yaşadığı Hatay yeniden ayağa kalkacak.

Büyükşehir belediye başkanı Mehmet Öntürk depremi yaşayan, 31 Mart 2024 seçimlerinde belediye başkanı olarak göreve geldikten sonra ki tam anlamı ile enkaz devralarak gecesini gündüzü Hatay’ı ayağa kaldırmak için en zor şartlarda çalışmaya başladı ekibi ile.

Devlet tüm imkanları ile bölgeyi yeniden yaşama katmak adına seferber bölgede.

Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta depremde yıkılan şehirleri bir an önce ayağa kaldırana kadar durulmayacağı vurgusunu her konuşmasında belirtiyor.

Devlet olarak tüm imkanlar deprem bölgelerinde hızla ilerliyor, doğrusu da zaten bu.

Yok olan hayatlar, eksik kalan umutlar, bölgenin çöken, yıkılan tüm ekonomik, yaşamsal yıkımı.

65 saniye de yok olan tüm hayatlar...

İşte yeniden bu inançla yeniden yükseliyor...

Hepimiz öldük ama bazılarımızı gömdüler.

Nasıl ağır bir cümle öyle değil mi?

Hatay şantiyeler şehri her yerde kamyonlar, vinçlerin arasında yükselen yeni deprem konutları… 

Yollar, caddeler çok değişti.

Bir yandan hayata tutunan esnaf sessiz bekleyiş içinde.

Bugünlerde uzun çarşı esnafı biraz daha hassas.

Zira çarşının yıkılacağı kendilerine bildirilmiş.

Bilenler bilir Uzun Çarşı Antakya’nın kalbidir.

Baharatla kebap kokusunun karıştığı güler yüzlü esnafın yıllardır ekmek kapısı uzun çarşı esnafı bir açıklama bekliyor yetkililerden.

İlçelerde de durum yeniden yapılaşma içinde.

Çok evler yapılsa da herkes yerinde dönüşüm istiyor mesela Kırıkhan da gündüz mahallesinde.

Tüm ülkenin en büyük sorunu 2000 öncesi yapılan yapılar.

Zira yapı denetimi bu yıldan sonra başlatıldığında risk işte bu binalarda.

Bulunduğumuz coğrafya tam bir deprem bölgesi.

Yan Komşu Yunanistan’ın Turistik adası Santorini bugünlerde sismik hareketlerin arttığı en önemli bölge son bir haftadır bölgede ve Ege denizinde 600 den fazla deprem oldu.

Ve uzmanlar adadaki volkanik dağın patlaması ile ciddi bir felaket yaşanacağı, bunun ciddi bir tsunamiye yol açacağı ve ülkemizin ege denizinde ki kıyı şehirlerini de ciddi anlamda etkileyeceği endişesinde.

Dört bir yanımız depremlerle çevrili iken sadece Hatay değil elbette.

Depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olmak üzere, Malatya, Adıyaman da en ağır kayıpları aldığımız en ağır hasarları yaşayan illerimiz.

Yeniden ayağa kalkacağı günlerin umutları içinde seneye, depremin 3. yıldönümünde daha umut verici yazılar yazabilmek dileğiyle…

Acıya ek olarak utanç da duyduğumuz bu ağır durumu bir daha yaşamayalım.

Ve bir daha o gecenin sessizliğinde ki bitmeyen çığlığı…

“Sesimi duyan var mı?”yı…

bir daha duymamak adına.

Sessiz çığlıklarımız olmasın...

—————-

Gelelim günümüze, bu haftanın diğer önemli başlıklarına:

Türkiye istatistik kurumu ülke nüfusunu dün 85 milyon 664 bin olarak açıklandı.

Söylemeye gerek yok elbet İstanbul ise en kalabalık şehirlerin en başında.

Trump yine hafta başında yaptığı açıklamalar ile büyük bir tartışma başlattı.

Büyük tepkilere yer açan açıklamasını beyaz sarayı ziyaret eden İsrail başbakanı ile beraber açıkladı Gazze halkının Ürdün ve mısıra yönlendirileceğini, Gazze’nin de yeniden inşa edilerek dünya vatandaşlarının yaşayacağı açıklaması…

Gazze halkı çok öfkeli Trump a karşı 1 yıl 4 ay süren savaş sonrası topraklarını terk etmeyeceğini söylüyor haklı olarak.

Derviş in dediği gibi: Kekik ve zeytin kaldığı sürece biz de kalacağız...

İşte Gazze halkının ortak açıklaması alınan karar karşısında bu cümlelerde…

Yazacağız güzel şeyler var elbet.

Umut verici yazılar hep yazacağız her zaman…