Rusya gezisi boyunca resmi görüşmeler girdabı içindeki Tayyip Erdoğan’ı takip etmek çok zordu.. Turizm, tarım, milli savunma, Suriye, istihbarat… Hepsi ayrı komisyon, hepsi bir şekilde nihai karar için Erdoğan ve Putin’in önüne taşınan başlıklar.. Kremlin koridorlarının son derece hareketli bir güne tanık olduğuna şüphe yok.. Zira aynı gün Rusya’nın Avrupa’dan, İsrail’den ziyaretçileri vardı..
Erdoğan’la bir araya geldiğimizde cumhurbaşkanının rahatlamış olduğunu gördük. Samimi açıklamalardı konuşmaları. Örneğin, görüşmelerde yaş sebze meyveye Rusya’nın getirdiği kısıtlamaların kaldırılması konusunda tatminkar sonuç alınamadığını sıkıntının özellikle domates ve biberde devam ettiğini söyledi.. S400’ler konusunda Rusya’nın geçmişte en yüksek teklifi vermişken şimdi makul bir fiyatla geldiğini o bakımdan değerlendirmeye alındığını söyledi. Erdoğan’a göre NATO üyeliğimiz Ankara’nın savunma alımları konusunda sınırlayıcı bir unsur olmayacaktı zira NATO ülkeleri Türkiye’nin taleplerini karşılamakta isteksizdiler.
Ancak bana göre cumhurbaşkanının en köşeli sözleri Almanya ve AB konusundaydı. '‘AB projesinin fiyasko olduğunu’ söylerken sıradan bir konudan bahsedercesine rahattı.
Cumhurbaşkanımızla on beş dakika kadar baş başa görüşme imkanım oldu.. Referandumdan, medyadan konuştuk.. YeniBirlik’in birinci senesini doldurmuş olmasından da, geldiği noktadan da memnun olduğunu ifade etti.. Çocukluğunda bahçesinde top oynadığı Halise Hanım’la karşılaştığımı ve hayli küçük yaşta tanıdığı Erdoğan’ın o günlerde ‘Teyze Türkiye’yi ben kurtaracağım’ dediğini hatırladığını söyledim.. Seksen yaşın üzerindeki kadının ‘Giresun Göreleliler dersen hatırlar..’ dediğini de.. Neticeten Halise Hanım’ın telefonunu verdim…
Maraton temposunda gelişen gezi Ankara’da başlamıştı gece yarısı İstanbul’da noktalandı.. Bizler evlere dağılıp istirahate çekilirken Erdoğan muhtemelen cumartesi ve pazarın miting/ziyaret programına çalışmaya yöneldi.