PYD'nin "bölgenin yeniden dizaynı" ifşası ve "yeni süreç" tartışmaları
Faruk Aktaş
Tüm Yazıları
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin DEM Partililerle tokalaşması ve ardından "Öcalan'ın örgütünü lağvettiğini ilan etmesi" çağrısıyla başlayan yeni süreç tartışmaları esasen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "iç cepheyi güçlendirme" çağrısına dayanıyor.
Muhalefet cephesinden kimi kesimler “yeni süreç” tartışmalarını da “iç cepheyi güçlendirme çağrısı”nı da iç politik tartışmalar ekseninden değerlendirme gayretinde.
Oysa esasında “yeni süreç” de “iç cepheyi güçlendirme” ihtiyacı da tamamen dış politik gelişmelerle alakalı.
O gelişmelerin özünde de İsrail’in Filistin’e yönelik soykırım girişimiyle başlayıp Lübnan ve Suriye’ye taşınan saldırının ve ayrıca İran ile yaşanan yüksek gerilim ekseninde bölgeyi yeniden dizayn etme planları var.
Bu planların her bir aşaması Türkiye’yi ilgilendiriyor ancak özellikle güney sınırlarımızda terör örgütü PKK/PYD güdümlü bir terör devleti oluşturma çabası ülkemizin güvenliği ve bekası açısından çok çok önemli.
Sözünü ettiğimiz muhalefet cephesinden kimi kesimlerin bölgede yaşanan gelişmelerin bu boyutunu göremediği veya görmek istemediği anlaşılıyor.
Hatta anımsanacağı üzere TBMM’de bu konuyla ilgili yapılan gizli oturumun ardından açıklamalarda bulunan CHP lideri Özgür Özel, bölgede yaşanan gelişmelerden Türkiye’ye yönelik herhangi bir dış tehdit göremediklerini söylemişti.
Devam eden günlerde gündeme gelen yeni süreç tartışmalarına kısmi de olsa destek vermesi Özgür Özel’in de bazı şeyleri görmeye başladığına işaret etse de özellikle hem CHP içinde hem de diğer bazı muhalif çevrelerde iç politik tartışmalar ekseninde suyu bulandırma gayretleri sürüyor.
Özellikle son dönemde kimi PKK çevreleri ve PYD’li üst düzey yetkililerin bazı açıklamalarının, bulandırılmaya çalışılan suyun daha berrak hale gelmesine ve konunun daha sarih şekilde anlaşılmasına katkı sunacağını umuyorum.
Bilenler bilir, Türkiye’deki birçok sol örgüt gibi PKK da kuruluş dönemi olan 1980’lerde uzun yıllar Beka Vadisi ve özellikle Filistin Kurtuluş Örgütü’nün denetimindeki bölgelerde varlıklarını sürdürdüler.
Yani özcesi birçok sol örgüt gibi PKK’nın Ortadoğu ile ilgili yaklaşımlarının esasında “anti-emperyalizm”in yanısıra İsrail saldırılarına karşı Filistin’in yanında yer almak gerektiği vardı.
Ancak geçen yıllar içinde hemen hemen tüm o sol örgütler gibi PKK da güya karşı olduğu o emperyalist güçlerin kucağına oturdu.
Ve bu oturuş son yıllarda giderek Filistin-İsrail yaklaşımını da değiştirdi.
Son dönemde terör örgütü PKK’nın yayın organlarında Filistin’e karşı İsrail’in yanında yer alınmasına yönelik yoğun bir propaganda göze çarpıyor.
Bunlar konunun ideolojik boyutları.
Ancak belli ki konu, ideolojik boyutların çok ötesine fiili bir işbirliğine varmış durumda.
Bunu da bazı üst düzey PYD’li isimler açıkça ifşa ediyor.
Bunlardan birisi 6 Ekim’de PKK’nın yayın organlarından birinde “Artık cepheler netleşiyor” başlığıyla yayınlandı.
Açıklamanın sahibi terör örgütü PYD’nin önde gelen isimlerinden Salih Müslim.
Bölgede 3. Dünya savaşının başladığını anlatan Müslim, bu savaşın bir cephesinin başını İsrail diğer cephesinin başını ise İran’ın çektiğini, Türkiye ve Rusya’nın İran cephesinde yer aldığını, ABD’nin başını çektiği batının ise İsrail cephesinin arkasında olduğu belirterek, “Artık cepheler netleşiyor. Biz de öz savunmamızı ona göre yapıyoruz” diyor.
Bir diğer dikkat çekici açıklama ise geçen hafta yine PYD’nin önemli isimlerinden örgütün dışilişkiler sorumlusu İlham Ehmed tarafından yapıldı.
Hatırlanacağı üzere bu isim birçok kez Beyaz Saray’da ABD’li yetkililerle görüşmüş hatta Fransa Cumhurbaşkanı Macron tarafından Elysee Sarayı’nda kabul edilmesi Ankara’nın sert tepkilerine yol açmıştı.
İlham Ehmed, Salih Müslim’in açıklamalarını daha da ileriye taşıyarak bölgede hayata geçirilmek istenen ve kendilerinin de içinde yer almasının öngörüldüğü planları açık bir şekilde ifşa ediyor.
İsrail'e karşı olan cephenin giderek zayıfladığını, savaşın Güney Lübnan, Gazze, Yemen, Suriye ve Irak ile İran'a sıçradığını anlatan Ehmed, "Bölgede büyük değişimler yaşanıyor. Henüz başlangıç aşamasındayız ama bölge bir bütün olarak değişime uğrayacak. Seçimle gitmeyenler savaşla gidecek.” diyor.
İlham Ehmed’in özellikle şu cümleleri önemli diye düşünüyorum:
“İsrail, HAMAS, Hizbullah ve İran’ın bulunduğu her yeri hedef almış durumda. Dolayısıyla Suriye coğrafyası da bu hedefler arasında yer alacak. Bu süreçte çözüme ulaşmak için adımlar atılması gerekiyor; en azından bu konuda bir çaba gösterilmesi şart. ABD seçimleri sonrasında yeni planlar çerçevesinde Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesi sürecinde, döneme ayak uyduramayan, değişmeyen ve durumu doğru bir şekilde okuyamayan herkes hedef olacak.”
Bu açıklamaları bir terör örgütünün bazı yöneticilerinin kişisel değerlendirmeleri olarak görmemek gerek.
Bunlar onların değerlendirmeleri değil.
Bölgeyi dizayn etmeye çalışan güçlerin söz konusu planlarının onları ilgilendirdiği boyutuna dair onlara verdiği sözler.
O nedenle oldukça önemli.
Her iki açıklama da, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli’nin söyledikleri dış tehdit konusunu açıkça teyit ediyor.
Umarım CHP lideri Özgür Özel de bu açıklamalardan dış tehdit konusunun ne denli ciddi ve yakın olduğunu kavrayıp terörün sonlandırılması ve dış tehditlerin bertaraf edilmesi sürecine daha güçlü bir destek sağlar.
Umuyor ve diliyorum ki, bu süreç iç politik tartışmalara kurban edilmeden olabilecek en olumlu netice alınacak şekilde yürütülüp ve kısa süre içinde nihayete erdirilir.