Geçici rahatlama mı çözüm mü?

Tülin Yalman 14 Mar 2025

Tülin Yalman
Tüm Yazıları
Enflasyon... Tüketicinin cebinden daha fazla para çıkmasına neden olurken yaşam standardımızı, yatırım kararlarını ve tasarruf kararlarımızı etkileri ne diye batığımızda ilk başlık elbette ki Yaşam devamlılığında ki ana etken gıda...

Amerika enflasyon verisi açıklandı bu hafta ve merakla bekleniyordu dünya piyasalarında da.

Sanılanın aksine düşük gelmesi şaşırttı dünya piyasalarını...

Gıda ve enerji alanındaki düşüş özellikle dikkat çekici rakamlarda...

Peki o zaman yazının başına göndersek…

Gıda arzı artışı ve enflasyon...

Bağlantı ne derecede, nereden en yalın ilişkiyi görebiliriz?

Zihinlerde bunlar ilk etapta oluşuyor aslında soru olarak öyle değil mi?

Biraz daha karıştırmak gerekirse de gıda arzı artışı ve enflasyon çözüm mü yoksa geçici rahatlamamı sorusu hemen geliyor akıllara…

Enflasyonla mücadelede gıda arzının artırılması sıklıkla dile getirilen bir çözüm önerisidir.

Gıdanın bol olduğu bir piyasada fiyatların dengelenmesi ve tüketicinin alım gücünün korunması beklenir.

Ancak mesele bu kadar basit midir? Dünyadaki örneklere baktığımızda, gıda arzındaki artışın enflasyon üzerinde etkili olduğu ancak tek başına yeterli bir çözüm sunmadığı görülüyor.

Peki, gıda arzı enflasyonu nasıl etkiliyor?

Gıda fiyatları, enflasyon sepetinin önemli bir bileşenidir.

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, düşük gelir gruplarının harcama sepetinde gıdanın payı oldukça yüksektir.

Dolayısıyla, tarımsal üretimin artırılması ve gıda tedarik zincirinin güçlendirilmesi, enflasyonu dizginleme noktasında etkili olabilir.

Ancak burada önemli olan, bu arz artışının sürdürülebilir olup olmadığıdır.

Geçmişte birçok ülke, gıda arzını artırarak enflasyonla mücadelede kısa vadeli başarılar elde ettiğini görüyoruz.

Örneğin:

Arjantin, 2000’lerin başında tarımsal üretimi artırarak iç pazardaki gıda fiyatlarını kontrol altına almak istedi.

Ancak üreticiler üzerindeki baskılar ve ihracat kısıtlamaları uzun vadede tarımsal yatırımları olumsuz etkiledi.

Sonuçta, kısa vadeli fiyat düşüşleri uzun vadeli sürdürülemez bir modele dönüştü.

Alın size ortaya tam bir karışık ikilem.

Bir diğer örnek özellikle yoğun nüfusu ile dünyanın en önemli çelişkili ülkelerin bana göre başında gelen ülkesi Hindistan...

Nasıl yaptı bu mücadeleyi Hindistan diye baktığımızda ise önce tarım sübvansiyonları ve gıda stoklama politikalarıyla fiyat istikrarını sağlamaya çalıştı.

Ancak verimsiz tarım uygulamaları ve lojistik sorunlar nedeniyle stoklar çürüdü, çiftçiler zarar etti ve enflasyon baskısı devam etti etmeye de devam ediyor.

Hatta şöyle işin içinden çıkılmıyor ülkede...

Avrupa’nın tarımsal anlamda elinde ki imkanları dar alanda başarıya ulaştıran ülkesi ve ülke adının tarımla anılmasının şaşkınlığını yaşatan Hollanda peki?

Hollanda modern tarım teknolojilerine ve verimli üretim modellerine yatırım yaparak gıda arzında sürdürülebilir bir artış sağladı. Ne yaptı peki Hollanda?

Bu ülkelerde enflasyonun düşük kalmasında, gıda fiyatlarının istikrarlı seyretmesi önemli bir rol oynadı.

Akıllarda ki ilk soru cevabıyla geliyor:

Gıda arzının artışı elbette fiyatları düşürebilir veya stabilize edebilir.

Ancak bu, enflasyonla mücadelenin yalnızca bir ayağıdır.

Girdi maliyetleri, enerji fiyatları, döviz kurları ve genel para politikaları da enflasyon üzerinde büyük etkiye sahiptir.

Örneğin, Türkiye gibi ülkelerde döviz kurlarındaki oynaklık ve girdi maliyetlerindeki artış, tarımsal üretim artışının fiyatlara yansımasını sınırlayabilir.

Oluyor mu peki bu model Türkiye de: Hayır!..

Çözüm ne peki ne yapmalı?

Öncelikle tarımsal üretimde verimliliği artıracak politikalar oluşturulmakla başlanabilir.

Buda elbette sürdürülebilir anlamda yapılarak.

Küçük çiftçileri destekleyen, tarımsal inovasyonu teşvik eden uzun vadeli teşvik mekanizmaları kurulmalı…

Tarımsal girdilerde dışa bağımlılığı azaltacak şekilde yerli üretimi teşvik eden politikalar benimsenerek ilerlenmenin doğru model bilincini kabul etmek ve uygulamak...

Ve gıda arzında en önemli unsur lojistik ve dağıtım zincirlerinin güçlendirilerek gıdanın üreticiden tüketiciye daha verimli ulaşması sağlanması…

Gıda arzının artırılması, enflasyonla mücadelede önemli bir araç olabilir.

Ancak tek başına bir çözüm olarak görülmemeli, daha geniş çaplı makroekonomik politikalarla desteklenmeli. Aksi halde, kısa vadeli bir rahatlama sağlansa bile uzun vadede kalıcı bir başarı elde etmek zor hatta imkansıza doğru yol alması durumu olacaktır…

Yazının başlığına cevap mı?

Cevabı: Bu düşünceyi enflasyonda dünyanın en kötü 10 ülkesi arasında yer alan Türkiye olduğunu belirterek sonlandırmak elbette ki üzücü.