Anlaşılıyor ki, 15 Temmuz günü ve gecesi nerede neyin yaşandığı konusu hala zihinleri meşgul ediyor.... Ve birileri bilinen fotoğrafa her bakışlarında farklı kurgular üretmenin peşinde.
Ağızlarda gevelenen, laf labirentinde döndürülüp dolaştırılan kurgu, o gece, MİT- Genelkurmay Karargahı ve Cumhurbaşkanlığı arasında bir tür ‘Şeytan Üçgeni’nin kurulduğu.. Köşe başlarında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanının yakın çevresinin yer aldığı bu kurgu, yaşanan gerçeğin halkaları arasına kuşku tohumları dökülmesine dayalı..
Karnından konuşan taifenin maksadı açık: ‘Kontrollü Darbe’ söyleminin değirmenine su taşımak..
MİT karargahında kim kiminle yemekteydi; saat kaçta O.K.’nın ihbarı geldi, Hakan Fidan, Genelkurmay binasına ne zaman gitti, cumhurbaşkanının koruma müdürüyle kaçta ne konuşuldu.. Sayın Başbakan aradığında neden FETÖ kalkışmasından söz edilmedi.. Ve daha onlarca soru..
Bunların cevabı aranır ve istihbarat noksanından söz edilirken… Ortaya çıkıyor ki meğer darbe en az bundan on sene önce tezgaha konup dokunmaya başlanmış.. Hatta İlker Başbuğ’dan başlayarak genelkurmay başkanları ve kuvvet komutanları içinde durumdan haberdar olmayan yok gibi. Hepsi tezgahı görmüş ama hiç birinin aklına bunu dönemin cumhurbaşkanına, başbakanına haber vermek; savcılığa suç duyurusunda bulunmak gelmemiş.. Tabii flash disk’i elde eden CHP milletvekili Tuncay Özkan’ın da..
FETÖ’nün mahrem imamlarından Bekir Baz spor salonunda flash disk’e kaydedilmiş FETÖ ‘kara kutu’sunu düşürüp kimliği meçhul bir eski futbol hakemi bunu Tuncay Özkan’a ulaştırınca az kaldı FETÖ’nün planları yatıyormuş.. Neyse ki (!) dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ dosya içeriğine bakıp ‘Bu bizi değil Hava Kuvvetleri’ni ilgilendirir’ diyerek flash disk’ Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’e ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na yollamış.. Sonrası malum.. Bilinen; dosyanın elden ele dolaşıp sonunda FETÖ’cü Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’ün kucağına düştüğü ve onun da beklendiği üzere ‘Soruşturmaya gerek yoktur’ diyerek üstünü kapattığı..
Bugün darbe girişimi, FETÖ, istihbarat deyince neden söz ediyorsak hepsinin içinde var olduğu örgütün en az on senede ilmik ilmik ördüğü, 15 Temmuz’un kara kutusu Adil Öksüz’ün bu flash disk ortaya çıktığında ‘Mahvolduk, her şey heba oldu’ diyerek ağladığı dosya bu..
İlker Başbuğ ve Hilmi Özkök’ün TBMM’de Darbeleri Araştırma Komisyonu’na bilgi verirken ‘Böyle bir şey vardı..’ deme ihtiyacı duymadıkları dosya..