15 Temmuz'da onlarca yuvaya ateş düştüğünü yüzlerce yüreğin dağlandığını biliyoruz.. İhanet hareketinin sahnelediği kanlı gösteri herkesin aklında tek bir sembol yer etti: Köprü!.. 34 canın düştüğü 318 yüreğin kan sınavından geçtiği gece 15 Temmuz Şehitler Köprüsü adını alan Boğaz Köprüsü.
Silivri malum.. Yaşananların hesabının görüldüğü, sorulduğu yer.. 135'i tutuklu 143 kişi yargılanıyor. İddianameden, sanık ifadelerinden falan söz edecek değilim.. Zira bildik hikayeler.. Haberimiz yok, biz yapmadık, kebapçıda oturuyorduk, bir arkadaş köprüye gidiyoruz dedi, bir de baktık gelmişiz.. Silahları kim dağıttı görmedim.. Makinalı yere düşmüştü, ayak altında kalmasın, kazayla patlar birinin canı yanar diye elime aldım, sonra darbe bağrışları duydum, darbe oluyor dediler, kimmiş darbeye yeltenen diye bakınırken birileri gelip beni gözaltına aldı, masumum, mağdurum…
Korku tünelinde yaşanan her olayın soruşturulması, sorgulanması, hesaba alınması her halde 15 Temmuz’u ‘Milli Gurur Gecesi’ne dönüştüren milletin hakkı.
Şahitler Köprüsü Davası başlarken sanıklar, herhalde şehitler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın arkadaşı ve oğlunun varlığını öğrendiklerinden daha bir tedirgin olacaklardır diye düşünüyor.. Mahkeme salonuna şehit yakınlarıyla, gazilerle öfkeli halkla göz göze gelmeden nasıl gireceğim; maruz kalacağım hakaretleri sineye çekip utancı bastırıp nasıl ‘suçsuzum’ derim, diye düşünürler sanıyorsunuz..
El’hak ilk birkaç gün öyle… Sonra mum gibi eriyor alaka.. İlçe örgütlerinin rutin kalabalık toplama faaliyetine; boş vakti olup da meşgale arayanları taşıma faaliyetine dönüşüyor..
Tahmin edeceğiniz gibi cehennem koridorundan geçecekleri korkusuyla günler, haftalar, aylar geçirmiş sanıklar, bu işte bilmediğimiz bir oyun olmasın diye düşünseler sonunda durumun gördükleri gibi olduğunun farkına varıp kendilerini buna uyduruyorlar.. Yani yüzleri aydınlanıyor, başları yukarı kalkıyor, gülüşmeler başlıyor, izleyici sıralarına takılır oluyor gözler.. Mağdur ettikleri, ocaklarına ateş düşürdükleri insanlar karşısında umursamazlaşıyor, alaycılaşıyorlar sanki..
Rütbelilerin ifadesine geldiydi sıra… Su nerde inek içti, inek nede dağa kaçtı, dağ nerde, yandı bitti kül oldu hikayesi..