Hazır mıyız, hayır!
Sorunun cevabı net: Hazır falan değiliz. Hazır olmamız bu şartlarda mümkün değil. Anladınız değil mi?
Çarşamba günü İstanbul’da yaşadığımız, beklenen büyük depremin bir uyarısıydı.
Sarsıntıyı çok derinden hissettik hepimiz. Hemen yakınlarımıza ulaşmak istedik.
Ama ne oldu?
Ulaşamadık...
Niye peki?
Her ay dünya para ödediğimiz iletişim operatörleri çünkü yine sınıfta kaldı.
Toplanma alanlarımız şuralar, buralar denilen yerler aslında yok olduğundan insanlar buldukları, bulabildikleri demek daha doğru. Alanlara, parklara dolmuştu evlere gidilemedi vs…
Her deprem sonrası yaşanılan rutin yazmak doğru olmasa da rutin olayları yaşadık hep beraber vs…
Tüm deprem uzmanları, sismik bilimciler vs ne diyor? İstanbul büyük risk altında olası büyük İstanbul depremi vs derken o olasılıklardan bir tanesini hep beraber yaşadık 2 gün önce.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Çevre Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı, hükümetin diğer birimleri vs kentsel dönüşümün hızlıca hayata geçirilmesi gereken noktaları haritalarla, projeler ile konuşmalarına hep şahidiz öyle değil mi?
Kentsel dönüşüm…
Bu başlık yıllardır gündemimizde…
Peki gündemimizde de o artık ayakta durmaya çok zorlanan, İstanbul’un yarım asırdan fazla tanıklığını yapan binalar, çarpık kentleşmeye izin verilerek bir avuç yeşil alanın eksikliğini hisseden bizler bu karmaşa da depreme hazır falan değiliz ki, olamayız da bu gidişle... Her deprem sonrası yaşanılanlar; panik, GSM şirketlerine tepki, uzmanları karşı görüşlere ayrılan açıklamalar vs ve gündemin soğuması...
Bu sıralama tam da böyle yaşıyoruz, yaşayacağımız durum bu…
Sağlıksız hasarlı, ağır hasarlı birçok bina var evlere girmeyin deniliyor hasarlı evlere girmeyin,
Soru gelsin: Girmeyelim tamam da nereye gidelim?
İşte akıl bu sorularla zaten dolu iken son 2 günde yaşanılan 200’den fazla ardı ardına sayısız artçı depremler vs diyor ki İstanbul bitti artık, artık İstanbul direnemiyor, tedbir alma vakti hızlıca tedbir alma vakti diyor.
İstanbul’un sessiz çığlığı bu şekilde.
İstanbul gibi büyük ve yoğun nüfuslu bir şehirde olası büyük depreme karşı hızlı hazırlık, çok yönlü bir seferberlik gerektirir. Dünya genelinde deprem riski yüksek olan şehirlerde uygulanan başarılı stratejilerden yola çıkılarak İstanbul için de acil ve etkili adımlar atılabilir. Hep konuşuluyor örneklemelerle.
Mevcut yapı stoğunun tarama ve güçlendirme seferberliği Hızlı tarama testleri ile riskli binaların hızlı tespiti mümkün bu bilinen bir gerçek.
Özellikle şehirde 1999 öncesi yapılan binalar risk haritasında en başta yer alıyor.
Toplanma alanlarını yeterince az ve bilinirliğin olmaması, bu alanlarda acil durumlar için gerekli ihtiyaç saklama alanının bölge halkı bilgisinde semtlere göre acil bilgilendirilmesi, saklama alanlarının erzak vs ihtiyaçlarının güncellenerek stoklanması ve anahtarlarının olduğu kişi iletişimleri semt sakinlerine iletilmesi vs... Zor mu buraya kadar tüm bunlar?
Hayır tabii ki de öyle değil mi?
Peki depremi sık yaşayan, başta Japonya gibi deprem ülkeleri ne yapıyor dersek onlar önce halk mobil uygulamalarla anında uyarılıyor, her bireyin yıllık deprem eğitimi alması sağlanıyor mecburi olarak. Bakın mecburi!
Mesela şimdi yazacağımı ilk okuduğumda iki kere tekrarlardım ve inanın hayal ettim nasıl olabilir diye…
Akıllı bina teknolojileri ile binalar kendi dayanıklılık raporlarını otomatik gönderebiliyormuş Japonya’da, Tayvan’da, Şili’de…
İlginç değil mi?
Bir de deprem anında öylesine alınan tedbirler var ki bir tanesi yine çok ilginç. Japonya’da ofislerde, toplu alanlardaki oturma alanları portatif olarak acil durumda yerinden çıkartılarak kask olarak başlık görevi görür halde tasarlanmış ve halk bunu biliyor.
Bir deprem anında oturduğumuz sandalyenin oturulan kısmı yerinden çıkarıp hemen başınıza koruyucu başlık haline anında getirebiliyorsunuz.
Sayısız örneklerde Japonya ilk sırada deprem konusunda da…
Hani bizim hasarlı binaları tespit etmede yaşadığımız sıkıntıları bu ülkeler teknoloji ile çoktan otomatiğe bağlamış bile…
Yüksek çok katlı bina merakımız var ne yazık ki bizde de.
Yapılara baktığımızda fazlasıyla bunu İstanbul’da görebiliyoruz.
Mesela Tayvan bu konuda yüksek yapılarda damper sistemi kullanarak depremin etkisini yüzde 40’a kadar azaltabiliyormuş.
Bu da ilginç bir o kadar teknoloji ile uygulandığından daha bir güven sağlayan bir uygulama.
Depremin şiddetini azaltma, engel olma!
Ya böylesi bir uygulama bu deprem ülkelerinde varken biz bombanın üzerinde oturan İstanbullular olarak bu önlemleri neden hızlıca uygulayamıyoruz?
Kaynak mı yok?
Yeterince bilgi sahibi bilim adamları, deprem uzmanları, uygulayıcı firmalar mı yok? Ne var ne yok!
Üniversitelerde jeoloji mühendisleri ne ile başlıyor okula girdiklerinde bu ülkede zorunlu matematik, fizik, kimya…
Mesleki derslere neredeyse 3. sınıfta başlıyorlar, uygulama alanları staj alanları zaten çok dar ve bir anda 4. sınıfta mezun oluyorlar ne bir saha ne bir teknolojik uygulama alanlarını tam anlamında görmeden vs. doğru dürüst.
Okudukları bölümler üniversiteler, binaları bile o kadar eski ki…
Örnek ODTÜ Jeoloji Mühendisliği…
Bir görün binayı, sınıfları, laboratuvarı bir görün ve o okullardan jeoloji mühendisleri depremin en önemli bilim adamları oralarda yetiştiriliyor.
Teknolojiden yoksun, eğitim alanları çok gerilerde olan ülkenin en önemli mühendis yetiştiren okulundan biri sadece.
İstanbul’un deprem gerçeğine karşı hızlı hazırlanabilmesi için Japonya’nın teknoloji, Şili’nin şehir planlama, ABD’nin denetim ve Tayvan’ın mühendislik çözümlerinden melez bir model benimsemesi gerekebilir.
Siyasi tartışmaları bir kenara koyarak hükümetin tüm ilgili birimleri, yerel yönetimler, mevcut kaynaklarla, bilim adamları ile birleşerek acil önlem planları ile İstanbul’u, bu yorgun şehri depreme karşı çok hızlı hareket ederek önlemlerle sarmalıyız.
Binlerce yıllık tarihi ile fazlasıyla üzerinde ki şu anki mevcut yükü, geçmişte yaşadığı ağır depremlerden aldığı hasarları yeni bir depremle daha da derinleştiren, daha bir ağırlaşan yükü ile olası büyük deprem felaketine geri sayan kalabalık limitini fazlasıyla aşmış.
İstanbul olası felakete nasıl hazır hale getirilmeli?
Dünya dehşetle beklerken, bu felaketin tablosunu en aza indirgemek için neler yapılmalı, önlemler nasıl uygulamaya geçirilir vs konuşmaları vs bırakıp sahaya uygulamaya geçilmeli çok geçmeden çok daha zaman kaybetmeden…
Tek soru, tek gündem; cevaplarıyla bu olmalı ülkede…