Dünya Kaynak: Independent 08.09.2025 09:11 Güncelleme: 08.09.2025 17:16

Yaptırımların neden olduğu ölümler, savaşlara denk çıktı

Lancet Global Health'te yayımlanan bir makale, genelde Batı ülkelerinin bir uluslararası ilişkiler aracı olarak kullandığı yaptırımların bilançosunu çıkardı.
Yaptırımların neden olduğu ölümler, savaşlara denk çıktı

Küresel Yaptırım Veritabanı'ndan (Global Sanctions Database) alınan verilerle 152 ülkenin 1971-2021 dönemi incelendi. 

Bilim insanları, yaş gruplarına göre ölüm oranlarını inceleyerek, yaptırım öncesi ve sonrasındaki ölüm eğilimlerini karşılaştırdı. 

Birleşmiş Milletler, ABD ve AB'ye odaklanılan çalışmanın sonucunda şu yargıya varıldı:

Bu dönemde uygulanan tek taraflı yaptırımların yılda 564 bin 258 ölüme neden olduğunu tahmin ediyoruz. Bu rakam, silahlı çatışmalardan kaynaklanan küresel ölüm oranlarına yakın.

En fazla ölenlerin çok gençler ve çok yaşlılar olduğu makalede belirtildi. 

"Bulgularımıza göre tek taraflı ve ekonomik yaptırımlar, özellikle de ABD'nin uyguladıkları, mortalitede önemli artışlara yol açıyor, 5 yaş altı çocuklar bundan orantısız etkileniyor" denirken bu yaş grubunun ölümlerin yüzde 51'ini oluşturduğu vurgulandı. 

Makalede yaptırımların gıda güvenliğini ve ekonomiyi olumsuz etkileyerek özellikle en yoksul popülasyonlarda açlık ve sağlık sorunlarına yol açtığına da işaret edildi.

Küresel işlemlerde dolar ve euro'nun hakim olmasının, AB ve ABD'ye yaptırımların gücünü artırma imkanı tanıdığı söylendi. 

Makaleyi haberleştiren RT, bağlı olduğu Moskova'nın geçen seneki BRICS zirvesinde yaptırımlara ve dolar hegemonyasına karşı uyarılarda bulunduğunu hatırlattı. 

Geçen hafta düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesine ev sahipliği yapan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in de şu sözlerine işaret edildi:

ŞİÖ, uluslararası eşitliğin ve adaletin yanında olarak, uygarlıkların kapsayıcılığını ve birbirinden öğrenmesini savunarak hegemonyacılığa ve güç siyasetine karşı etkin bir güç haline geldi. Eşit, düzenli ve çok kutuplu bir dünyayı; kapsayıcı ve adil bir ekonomik küreselleşmeyi savunmalı, küresel yönetim sistemini daha adil ve dengeli bir yapıya kavuşturmalıyız.