Bilim ve Teknoloji 06.07.2016 08:20 Güncelleme: 06.07.2016 09:15

Sular boşa mı akıyor?..

Enerji Bakanı Albayrak, medyaya yansıyan açıklamasında İstanbul'un elektriğinin Anadolu'dan Karadeniz'den taşındığını belirterek, iletim ve üretimde gerekli yatırımlar yapılmazsa, elektriksiz kalabileceği uyarısında bulundu. Enerji uzmanları, özellikle iletimdeki sorunlara dikkat çekerek, HES'lerin yoğunlukta olduğu Karadeniz'de hat yetersizliği ve talep düşüklüğü nedeniyle, bazı santrallerin üretim yapamadan sularını boşa bıraktığı günler olduğunu söylüyor.
Sular boşa mı akıyor?..
Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın önceki gün bazı gazetelerde İstanbul’un ileride elektriksiz kalabileceğine yönelik uyarısı dikkat çekti. Çin gezisine birlikte gittiği gazetecilere açıklama yapan Albayrak, yakın gelecekte yatırımlar yapılmazsa İstanbul’un elektriksiz kalabileceğini söylerken, eski altyapıya dikkat çekerek, "Anadolu’dan, Karadeniz’den İstanbul’a elektrik taşıyoruz. Büyük risk. Bu işin hiç şakası yok. Bu yatırımları önümüzdeki 3-5 yılda hayata geçirmezsek yarın bir gün elektrik kesintileri başlayacak” dedi. Marmara Bölgesi’nin Türkiye’nin elektriğinin 3’te 1’ini tükettiğini ve bölgenin elektriğinin Anadolu’dan taşındığını, Karadeniz’den elektrik götürüldüğünü dile getiren Bakan Albayrak, "İletim kayıpları ve maliyet büyük risk. Bu işin hiç şakası yok, bu milli bir mesele. Marmara Bölgesi’nde baz yatırımı yapacağız” dedi. Enerji uzmanları, özellikle hidroelektrik santrallerinin (HES) çok olduğu Karadeniz’de elektrik sistemine yatırım yapılması gerektiğini vurguluyor. Bir elektrik piyasası uzmanı, "Karadeniz bölgesindeki talebin arzın çok altında olması ve hat yetersizliğinden dolayı, bölgedeki arz fazlası enerji, tüketimin yapıldığı batı hatlarına aktarılamıyor, aktarılamadığı için de hatlarda aşırı yüklenme olduğundan maalesef bazı durumlarda bazı hidrolik santrallere üretim yaptırılamayarak suları Karadeniz’e bırakılıyor” diyor.

SİSTEME YAKIN MARKAJ

Bu yıl hidroelektrik santrallerden üretilen elektriğin payı arttı. Hatta nisan ve mayıs aylarında hidroelektrik santrallerinde üretim, tüketimin yüzde 33’ünü karşılayabilecek noktaya geldi. Baz yüklü olmayan HES’lerle birlikte, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik miktarı artarken, diğer yandan zaman zaman iletim şebekesinin sınırlarını zorluyor. Enerji IQ Bilgi Servisleri’nin geçtiğimiz aylardaki bir haberinde, mayıs ayı içinde yaşanan bölgesel yük dalgalanmalarının sayısının 30’u aştığı kaydedilerek, iletim hatlarında yaşanan kapasite kısıtlarının yüz tevzini de oldukça güçleştirdiği vurgulanıyor. Haberde, "Batıdaki yüksek rüzgâr üretimi ve Karadeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu’daki hidrolik üretim, sistemdeki dalgalanmaların nedeni olarak görülüyor. Bir TEİAŞ yetkilisi, YEKDEM Yönetmeliği’ndeki değişikliklerle yenilenebilir enerjinin destekleme mekanizmasının mali kısmının düzenlendiğini, ancak dengesizliklerle ilgili teknik kısmın ise henüz sisteme olumlu yansımasının çok kısıtlı olduğunu söyledi. Aynı yetkili, sistem oturmalarının geçen yıl 31 Mart’ta yaşanan büyük elektrik kesintisine dönüşmemesi için sistemin çok dikkatli takip edildiğini sözlerine ekledi” deniliyor.

BATIYA AKTARAMAMA SORUNU

Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz bir elektrik piyasası uzmanı, yenilenebilir enerjiyi destekleme mekanizması YEKDEM’den yararlanan santrallerin toplam kurulu gücünün geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre üç kat artış göstererek 5 bin 400 megavata (MW) ulaştığını söylerken, şöyle konuşuyor: "Bu yıl YEKDEM’e dahil olmak üzere başvuran tesislerin toplam kurulu gücü 15 bin MW’ı aştı. Bunların 4 bin 100 MW’ını suyunu bekletebilen rezervuarlı hidrolik santraller oluşturuyor. Bu 4.100 MW kurulu güce sahip dengeleme birimi olma niteliği taşıyan üretim tesisinin, YEKDEM’e dahil olması ve dengeleme güç piyasasından çekilmesi, yani YEKDEM teşviki nedeniyle piyasaya teklif vermeden yük tevzinin talebi dışında da üretim yapabiliyor olması iletim sisteminin kontrolünü bir hayli zorlaştırdı. Bunun yanında özellikle Karadeniz Bölgesi’nde son yıllarda işletmeye geçen HES kapasitesinin yüksek güçte olması da bu sıkıntıyı derinleştiren bir diğer etken oldu. Üretim yatırımları özel sektör tarafından hızla yapılırken TEİAŞ’ın aynı hızda iletim hattı yatırımını yapamamış olması ile bahar aylarında yüksek orandaki HES üretimini tüketimin yoğun olduğu batıya aktaramama sorunu ortaya çıktı. Hatta bazı santrallerin üretim yapmadan sularını bekletemedikleri için boşa bırakmalarını istemek zorunda kalındı.” 

BÖLGESEL ANALİZ YAPILMALI  

Söz konusu uzman, şöyle devam ediyor: "Doğu Karadeniz’i İç Anadolu’ya oradan da batıya bağlayacak en az iki hattın yapılmaması durumunda her yıl bahar aylarında belli ölçüde suyun elektrik üretimine dönüşmeden denize ve boşa bırakılması kaçınılmaz bir gerçek. Bu sorunu ortadan kaldıracak alternatif yüksek gerilim hatlarının inşası başlamış olup, hatların yıl sonuna kadar bitirilmesi durumunda bu sorunun ortadan kalkacağı biliniyor. Ancak bu sürecin ve o bölgedeki hatların tam olarak rahatlamasının yaklaşık iki yılı alacağı tahmin ediliyor. Bu bölgedeki iletim yatırımının gecikmesinin en büyük nedeni, kamulaştırmadaki gecikmeler, yerel mahkeme süreçleri, kamu bürokrasisindeki yavaşlık ve müteahhit firmaların ya batması ya da işi geciktirmesi diyebiliriz. En öncelikli adım olarak iletim hat yatırımlarının hızlandırılması için yatırımın yavaşlamasına neden olan bürokratik engellerin ortadan kaldırılması, ihalelerin hızlandırılması ve o bölgede talep artışını sağlayabilecek sanayi teşvikinin verilmesi sorunu çözecek adımlardır. Aynı şekilde iletim hat yatırımı yapılmadan veya hat yatırımı yeterli olmayan bölgelere EPDK’nın elektrik üretim lisansı verirken, bölgesel analiz yapması gerektiğini ve TEİAŞ’ın da altyapısını öngörerek, üretim yönlendirmesi yapması gerektiğini düşünüyorum.

KREDİ ÖDEMELERİNDE ZORLUK OLABİLİR

"Şu an hem üretim hem iletim bakımından değerlendirecek olursanız, elektrik sistemi ne durumda” sorusunu yönelttiğimiz elektrik uzmanı, "Son yıllardaki elektrik tüketimi artış hızındaki yavaşlamaya rağmen üretim tarafındaki yatırımlar hız kesmeden devam etti ve hala da devam ettiğini görüyoruz. Dolar kurunun beklenen seviyenin çok üzerine çıkması, baskılanan elektrik ve doğalgaz tarifeleri, çapraz sübvansiyon uygulaması, arz fazlasına bağlı olarak düşük piyasa fiyatlarının da etkisi ve gerçek verilerden uzak fizibiliteler nedeniyle enerji sektöründeki üretici firmalar zor günlerden geçiriyor. Son yıllarda elektrik sektörüne yatırım yapan ve özelleştirme yolu ile santral sahibi olan şirketler, sektöre girerken yaptıkları fizibilite raporlarında ortalama elektrik satış fiyatlarını kilovat saat başına 8-10 sent olarak aldı. Ancak spot piyasada fiyatlar bu yıl 4.5 sente kadar düştü. Enerji şirketlerinin kredi ödemelerinde zorlanacağı bir dönemi yaşamaları kaçınılmaz gözüküyor” yorumunu yapıyor.