Türkiye ile Suriye devletleri arasındaki yakın ilişkiler, Suriye’nin yeniden imarında Türk şirketlerin aktif rol alması beklentilerini artırmış durumda. ABD ve AB'den Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılacağına dair açıklamalar sonrasında, ülkeye yönelik ticaret ve yatırımların artması bekleniyor.
Öte yandan, Türk şirketler Ahmet Şara liderliğindeki yeni Suriye'ye yaptırım yapmak ve ticareti artırmak için 'garanti' bekliyor. Suriye'de iş yapmak için finansal kaynakların sağlanmasını ve bölgede yatırım için Hazine garantisi verilmesini isteyen iş dünyası temsilcileri, ticareti güvence altına alacak adımlar atılmadan Suriye'de faaliyet göstermeye sıcak bakmıyorlar.
ABD ve AB’den 'yaptırım' açılımı
Mayıs ayında hem ABD hem de AB'den Suriye'ye uzun yıllardır uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılacağına dair mesajlar art arda geldi. ABD Başkanı Donald Trump, 13 Mayıs’ta Suriye’ye yönelik tüm yaptırımların sona erdirileceğini açıklamıştı. 20 Mayıs'ta da AB Dışişleri Konseyi toplantısı sonrasında konuşan Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, "Suriye halkının yeni, kapsayıcı ve barışçıl bir Suriye'yi yeniden inşa etmesine yardımcı olmak istiyoruz. AB, son 14 yıldır her zaman Suriyelilerin yanında yer aldı ve almaya da devam edecek" demişti. 23 Mayıs'ta ise Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Hazine Bakanlığı Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırıldığını ilan etti.
Erdoğan ve Şara İstanbul'da görüştü
ABD Hazine Bakanlığına bağlı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC) tarafından yayımlanan "Genel Lisans 25 (GL 25)" ile, Suriye Yaptırımlar Yönetmeliği kapsamında yasaklanan işlemlere izin verildi. ABD Dışişleri Bakanlığı da "Caesar Suriye Sivil Koruma Yasası (Caesar Act)" kapsamında bir muafiyet kararı yayımlayarak, müttefik ülkelerin ve bölge aktörlerinin Suriye ile ekonomik ilişkilerini güçlendirmesinin önünü açtı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ve AB'nin Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırma kararından hemen sonra, 24 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'yı İstanbul'daki Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde kabul etti. Görüşme sonrası yapılan açıklamalarda, Türkiye ile Suriye ikili ilişkileri ele alınırken, başta enerji, savunma ve ulaştırma olmak üzere ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine vurgu yapıldı.
Yaşanan bu gelişmelerin Türkiye iş dünyası için ne anlam ifade ettiği ise merak konusu.
"Türk firmalarının işi kolaylaştı"
DW Türkçe'ye konuşan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Suriye İş Konseyi Başkanı İbrahim Fuat Özçörekçi, ABD ve AB tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte, Suriye'de faaliyet gösteren ya da faaliyette bulunmayı planlayan Türk firmaları açısından yatırım ve iş birliği olanaklarının önemli ölçüde kolaylaştığını söylüyor.
Özellikle bankacılık sektöründe yaşanacak açılımların döviz transferlerinin daha rahat gerçekleştirilmesini sağladığını ifade eden Özçörekçi, "Bu gelişmeyle eş zamanlı olarak Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlarla Suriye özelinde yatırımların fonlanması ve sigortalanmasına ilişkin görüşmeler sürdürülüyor. Uluslararası kaynaklardan yatırım fonlarının temin edilmesi ve yapılacak yatırımların sigortalanabilmesi, karşılaşılan temel sorunların büyük ölçüde giderilmesini mümkün kılıyor" diyor.
"Suriye’den iş birliği için yüksek talep var"
Özçörekçi’ye göre, yatırımların finansmanına erişim ve yatırımların sigortalanabilmesi Türk yatırımcıların önünü açacak başlıca unsurlar arasında yer alıyor. Suriye’de iş yapmak isteyen uluslararası firmaların da Türk ortaklara yönelik ciddi bir arayış içinde olduklarına işaret eden Özçömekçi, şu görüşleri dile getiriyor:
"Yaptırımların kaldırılmasının ardından, Suriye'ye yönelik giriş-çıkış taleplerinde ve genel hareketlilikte gözle görülür bir artış yaşandığı açıkça ifade edilebilir. Suriye tarafında da Türk firmalarıyla iş birliğine yönelik yüksek düzeyde bir talep söz konusu. Özellikle enerji, liman yönetimi, kamuya ait fabrikaların modernizasyonu ve kamu-özel sektör iş birliği (PPP) modeliyle işletilmesi, inşaat ve altyapı projeleri, inşaat malzemeleri, gıda, tekstil ve plastik gibi sektörlerde dikkate değer bir hareketlilik gözlemleniyor."
Yeni rejimle birlikte ihracat hızla arttı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Mart 2011’de patlak veren iç savaş öncesinde Türkiye ile Suriye arasında 1,5 milyar dolar civarında olan dış ticaret hacminin kısa sürede 5 milyar dolara çıkarılması hedefleniyordu.
Türkiye'nin Suriye'ye ihracatı 2011 yılında 1,6 milyar dolar iken, 2012'de iç savaşın ülke geneline yayılması sonrasında 498 milyon dolara kadar geriledi. Ancak sonrasında bölgedeki karmaşaya rağmen hızlı toparlanan Türk şirketlerinin Suriye’ye ihracatı 2014'te 2,3 milyar dolar, 2015-2020 döneminde ise 1,6 ila 1,9 milyar dolar arasında seyretti. Türk şirketlerinin Suriye’ye sattığı mal ve hizmetler, 2023 yılında 2 milyar dolar, 2024 yılında ise 2,2 milyar dolar olarak gerçekleşti.
8 Aralık 2024'te muhaliflerin başkent Şam’ı ele geçirmesi sonrasında yaşanan rejim değişikliği sonrasında ise Türkiye’nin ihracatında geçmiş yıllara göre çarpıcı bir artış gözleniyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, 1 Ocak- 30 Nisan arasında Suriye’ye yapılan ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artışla 670 milyon dolar oldu.
Peki yaptırımların kaldırılacak olması ile yeni bir fırsat yakalayan Türk şirketleri, Suriye’de yatırım yapmak için hangi koşulların sağlanmasını istiyor?
İş dünyası süreci yakından takip ediyor
DW Türkçe'ye konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Yardımcısı ve Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) Başkanı Fikret Kileci, Gaziantep başta olmak üzere Türkiye’nin Suriye’ye yakın kentlerindeki şirketlerin yeni süreci yakından takip ettiklerini söylüyor.
"Bizim Suriye ile hem akrabalık ilişkilerimiz hem de uzun yıllara dayanan ticari iş birliklerimiz var" diyen Fikret Kileci, bunun Suriye'nin yeniden ayağa kaldırılmasında çok önemli bir avantaj sağladığına işaret ediyor.
Öte yandan sadece Türkiye için değil, Suriye’de iş yapmaya hazırlanan tüm ülkeler için bazı bankacılık faaliyetlerinin olgunlaşması ve güvenliğin tam olarak sağlanması gerektiğinin altını çizen Kileci, "Ayrıca hem enerji tedariği hem de lojistik alanında eksikler giderilmeli ki, yatırımlar sağlıklı bir şekilde ilerleyebilsin. Eğer bunlar sağlanırsa, biz özellikle Güneydoğulu şirketler olarak Suriye’ye her türlü desteği vermeye hazırız" şeklinde konuşuyor.
"Finansman ihtiyacı karşılanmalı"
Türkiye iş dünyası temsilcileri, Suriye ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi için devletin Hazine garantisi vermesi gerektiğine de vurgu yapıyor.
DW Türkçe’ye konuşan Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Onursal Başkanı Bülent Aymen, Suriye’de yeni rejimin dünya tarafından kabul görmesi konusunda olumlu bir tablo olduğuna vurgu yapsa da, Türk şirketlerinin bölge ile ticareti hızlandırabilmesi için 'taşların yerine oturması' gerektiğinin altını çiziyor.
"Şimdilik büyük ölçekli ticari anlaşmalar yapmıyoruz ama ABD-AB yaptırımlarının kalkacağına dair söylemler bile bir hareket yarattı" diyen Bülent Aymen, şartların daha da olgunlaşmasıyla Suriye’nin yeniden kalkınması için harekete geçmeye hazır olduklarını kaydediyor.
Aymen, "Özellikle Suriye’de büyük ihalelere girecek Türk firmaları için Hazine garantisi verilmesi, ayrıca Batılı ülkelerden kaynak girişi olması gerekiyor. Bu gelişmelerin 2025'te değil de 2026 içerisinde olmasını bekliyorum. Asıl o zaman Türk şirketler için önemli fırsatlar gündeme gelecek" diye konuşuyor.
Suriye'de ilk etapta özellikle yıkılan kentlerin yeniden ayağa kaldırılması için yüzbinlerce yeni konut inşa edilmesi gerekiyor. Başka ülkelere göçen Suriyelilerin yeniden ülkelerine dönmesi için de konut ihtiyacının karşılanması kritik önem taşıyor.
DW Türkçe'ye konuşan Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan'a göre, yaptırımların kaldırılacak olması ile oluşan olumlu havaya rağmen Suriye'de yeni rejim hala sağlam temeller üzerine oturmuş değil.
Bu nedenle Suriye ile ticaret yapmak isteyen veya bölgede doğrudan yatırım yapmak isteyen Türk firmalarının hala bir güven sorunu yaşadığını dile getiren Yayan, "İstikrar olan bir yerde doğal olarak başta konut ihtiyacı olmak üzere altyapı yatırımlarının başlaması gerekiyor. Ancak bu konuda kaynak yetersizliği sınırlayıcı bir faktör. Kaynak olmayan bir yerde bu yatırımları yapmak mümkün değil" değerlendirmesinde bulunuyor.
"Bir garantiye ihtiyacımız var"
Uluslararası finans kurumları ve komşu ülkelerin Suriye'ye yapılacak yatırımlar için destek sağlaması gerektiğinin altını çizen Veysel Yayan, "Suriye’de hem devlete hem şirketlere kredi sağlanması, kaynak sağlanması gerekiyor. Yatırımların kalkıyor olması olumlu bir gelişme ama devamında finansal araçların da devreye sokulmasını bekliyoruz. Finansal olarak bir teminata, bir garantiye ihtiyacımız var" diyor.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Suriye ekonomisinin savaş boyunca 800 milyar dolar kaybettiğini açıklarken, Katar merkezli araştırma enstitüsü Middle East Council on Global Affairs ise Suriye'nin yeniden inşası için 600 milyar dolara ihtiyaç olduğunu açıklamıştı.