İlk Türk Netflix Orjinal dizisi Hakan Muhafız'ın yaratıcı yapımcılığını ve senaristliğini yapan Binnur Karaevli'nin ilk romanı "Miras" D&R'larda ve online kitap satış noktalarında okurlarıyla buluştu. Binnur Karaevli ilk romanını özellikle genç okurlara umut vermek, onlara yılmadan mücadele eden karakterler sunmayı amaçlayarak yazdığını dile getirdi. Ressam Ara Güler'in sanatını özel bir görsel dille anlattığı "The Eye of Istanbul" filmi ile yurt dışında saygın birçok festivalde ödül alan Binnur Karaevli, uluslararası alanda kısa ve uzun metrajlı birçok filmin de senaristliğini ya da yönetmenliğini üstlendi.
Miras; İstanbul’da yaşayan genç bir müzisyenin kendini, geçmişini ve yeteneklerini keşfetme yolculuğunu anlatıyor.
İstanbullu zengin bir ailenin oğlu ve meşhur bir iş adamının torunu olan Kerim’in Lise son sınıfta varlığından haberdar olduğu dedesinden kalan miras ile hayatı alt üst olur. Kerim’in biyolojik dedesi 1970’lerin meşhur Anadolu Rock Star'ı Engin Ersoy, 1980 darbesinde yurt dışına kaçmış ve şarkılarının tüm haklarını tek torunu olan Kerim’e miras bırakmıştır. Hikâyede Kerim’ in bu süreçten sonraki yolculuğunda ona eşlik eden Firuze, Lara ve Mert’in dostluklarına ve nesiller arası çatışmalarına tanık olacak; toplumun gençler üzerindeki baskısını hissedecek ve 1980 dönemin çalkantılı dünyasına ve Anadolu Rock tarihine de konuk olacaksınız.
"Romanımın baş kahramanları kendi miraslarını yaratmaya kararlılar.”
Akıcı, eğlenceli aynı zamanda düşündürücü bir hikâye yazmak üzere yola koyulduğunu belirten yazar Binnur Karaevli, "Karakterler benim hayalimde ete kemiğe büründüler ve beni hikayelerini yazmaya zorladılar. Geçmiş ile geleceğimizin iç içe olduğunu, toplumsal yaraların nasıl kişisel kanamalara dönüştüğünü anlatmak istedim. Dünyanın her yerinde gençlerin boğuştuğu yalnızlık, sosyal medyanın yarattığı stres, sınıflar arasındaki ekonomik uçurum, genç kızların uğradığı şiddet, cinsel tabular, amaçsızlık gibi sorunlar romanın ana temalarını oluşturuyor ama karakterler kurban olmayı reddediyorlar. Müzik geçmişte de günümüzde de toplumun kanayan yaralarını dile getirmeye devam ediyor. Müziğin zaman, sınır, dil, ülke tanımayan, geçmişten güzümüze gelip kalbimize dokunan bu yanı romanı yazarken bana ilham verdi.” dedi.