Kültür & Sanat 23.11.2025 09:31

Gençliğin Ateşi, Aşkın Acısı, Müziğin Sonsuzluğu

İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Giacomo Puccini'nin ölümsüz eseri La Bohème, Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu'nda, yepyeni bir prodüksiyon ile prömiyer yaptı. Derinlikli duygusal anlatımıyla hayata dokunan eser, izleyicilerden uzun süre ayakta alkış aldı.
Gençliğin Ateşi, Aşkın Acısı, Müziğin Sonsuzluğu

En çok sevilen ve en sık sahnelenen eserlerinden biri olan La Bohème, 19. yüzyıl Paris’inin bohem dünyasında geçen dokunaklı bir aşk ve dostluk hikâyesidir. Her karakterin duyguları, özgün melodilerle hayat bulur; aşkın coşkusu, dostluğun sıcaklığı, ayrılığın acısı ve ölümün kaçınılmazlığı notalara işlenir.

La Bohème operasındaki karakterlerin hepsi gerçek hayatta var olan kişilerden oluşmakta veya ilham almaktadır. Rodolfo ve Mimì’nin hikâyesi, yalnızca iki insanın tutkulu aşkını değil, aynı zamanda yaşamın kırılganlığını ve kayıpların kaçınılmazlığını da sahneye taşır. La Bohème, aşkın yanı sıra dostluğun da hikâyesidir. Rodolfo’nun arkadaşları – ressam Marcello, müzisyen Schaunard ve filozof Colline – yoksulluk içindeki bohem yaşamı, neşeyle, hayallerle ve sanat aşkıyla güzelleştirmeye çalışırlar. 

Rejisör Yiğit Günsoy eseri sahnelerken operadaki şu kilit sözden yola çıkıyor.  « O bella eta d’inganni e d’utopie ! Si crede, spera, e tutto bello appare » (Ütopya ve yanılgıların o güzel yaşı! inanırsın, ümit edersin ve her şey güzel görünür.) Herkesin hayatında yaşamış olduğu, her şeyin mümkün göründüğü, sonsuz umutların ve planların olduğu o kısa ve coşkulu dönemi en güzel şekilde anlatan cümledir bu.İşte operanın kahramanları ilk iki perdede tamamen bu ruh hali içindeyken üç ve dördüncü perdede hayatın gerçekleri, acımasızlığı ve soğukluğu ile karşılaşır. 

Puccini o kendine has ve eşsiz melodilerini Illica ve Giacosa’nın üstün librettosu ile birleştirince ortaya tam bir baş yapıt çıkmıştır. O dönemin Paris’i bu müzik ve libretto ile mükemmel bir şekilde betimlenmiştir. Bütün bu özellikler, Puccini’nin La Bohème operasını bestelenmesinin üzerinden 129 yıl geçmesine rağmen hala en çok sahnelenen ve güncelliğini asla kaybetmeyen bir opera haline getirmiştir. 

İtalyanca seslendirilen eseri, Yiğit Günsoy sahneye koyuyor. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nı İbrahim Yazıcı yönetiyor. Dekor tasarımı Gürcan Kubilay’a, kostüm tasarımı Gülden Sayıl’a, ışık tasarımı Mustafa Eski’ye ait. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Korosu’nu Paolo Villa ve çocuk korosunu Emre Gülnar yönetiyor. 

 Temsilde; Mimì rolünde Dilruba Bilgi; Rodolfo rolünde Ufuk Toker; Marcello rolünde  Burak Kul; Musetta rolünde Ceren Aydın; Colline rolünde Göktuğ Alpaşar; Schaunard rolünde N. Işık Belen; Benoit rolünde  M. Tükel Acar; Alcindoro rolünde Erdem Sakarya ; Parpignol rolünde Efe Doğrukul ; Çavuş rolünde Alp Türkoğlu; Gümrük Memuru rolünde Çağdaş Bektaş sahnedeydi.

Eser;  26 , 27 Kasım  – 13, 17, 20 Aralık 2025 tarihlerinde, Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu’nda sahnelenmeye devam edecek.