Dijitalleşmenin ve sosyal medyanın insan bedeni ve kimliği üzerindeki etkilerini konu alan Deliriyum seyircilerden büyük beğeni topladı ve uzun süre alkışlandı. Eser, düşünerek hareket eden insandan, izleyerek ve konuşarak var olan insana; oradan da algoritmalarla yönlendirilen, adeta programlanmış bir bireye dönüşüm sürecini sahneye taşıyor.
Adını, tıpta bilinç karışıklığı ve gerçeklikten kopma hâlini tanımlayan “deliryum” kavramından alan eser; dijital çağda benlik algısının nasıl değiştiğini ve gerçeklik duygusunun nasıl bulanıklaştığını sorguluyor. Günümüzde bilgi çok hızlı ama çoğu zaman doğruluğu sorgulanmadan yayılıyor. Artık uzmanların yerini sosyal medya yorumları, öneriler ve algoritmalar alıyor. “Deliriyum”, bu kafa karışıklığının içinde bireyin hem zihinsel hem bedensel olarak nasıl yeniden şekillendiğine odaklanıyor.
Sahnede yer alan dijital ekranlar ve algoritmalarla etkileşim içinde dans eden 13 dansçı, boşlukta kendi varlıklarını arıyor. Eser, bedenin çevresiyle ve sistemle kurduğu ilişkide uyum ve uyumsuzluk arasında gidip gelen bir denge arayışını anlatıyor.
Modern dans sanatçısı ve koreograf Canberk Yıldız’ın koreografisi üstlendiği “Deliriyum”un müzik-ses tasarımı Onur Seçki, görsel tasarımı Emir Ünalan, ışık tasarımı Yasin Gültepe imzalı.
Modern dans eserinin kostümleri, Yargıcı’nın döngüsel tasarım anlayışı ve ileri dönüşüm yöntemleriyle kolektif biçimde tasarlandı.
Dansçılar Alper Marangoz, Anna V. Zesakes, Berk Can Ceylan, Bianca Cerioni, Chiara Giorda, Demet Aksular, Evrim Akyay, Kamola Rashidova, Mert Aksu, Miray Bacı, Taner Güngör, Tufan Elitaş, Tuğçe Göncü , Ahmet Servet Şahin, Buse Ercan, Destan Daştan, Gökçe Aksu sahnedeydiler.