Muğla E Tipi Kapalı Cezaevi Sübyan Koğuşu'nda, yaşları 12 ile 15 arasındaki 4 çocuğa işkence yapılıp, tecavüz edildiği ileri sürüldü. CHP Muğla Milletvekili ve aynı zamanda TBMM Cezaevleri İnceleme Komisyonu Üyesi Nurettin Demir, "Yapılan bir insanlık suçudur. Çocuklara cinsel tacizde bulunulmuş. Vücutlarında sigara söndürülmüş. Doktor raporlarıyla her şey ortada" dedi.
Marmaris İmam Hatip Ortaokulu öğrencisi M.U. ve üç arkadaşı, iddiaya göre ilçede bir hırsızlık olayına karıştı. Gözaltına alınan 4 çocuk, tutuklanarak Muğla E Tipi Kapalı Cezaevi'ne konuldu. Sübyan Koğuşu'na yerleştirilen çocuklar, 53 gün burada kaldı. İddiaya göre bu 4 çocuğa, aynı koğuşta kalan 17 yaşındaki diğer çocuklar tarafından işkence yapılıp, tecavüz edildi. Çocukların vücutlarında sigara söndürüldüğü, ayaklarına gazete bağlanıp ateşe verildiği öne sürüldü. Cezaevinden çocuğunu almaya giden baba H.U., vücudundaki izleri görünce hemen hastaneye götürdü. Marmaris Devlet Hastanesi'ndeki doktorlar, M.U.'ya cinsel istismarda bulunulup, işkence yapıldığına dair ön rapor tutup, durumu polise bildirdi. Marmaris Cumhuriyet Savcılığı, konuyla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma dosyasının gönderildiği Muğla Cumhuriyet Savcılığı, çocuğu Muğla Adli Tıp Kurumu'na sevk etti. Adli Tıp raporu 'gizli' ibaresiyle savcılığa gönderildi.
ANLATILANLAR KAN DONDURACAK CİNSTEN"
CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, cezaevinde yaşanan olayları incelemek üzere Muğla'ya geldi. Baba H.U. ile CHP Muğla İl Başkanlığı binasında basın toplantısı düzenleyen Demir, "Sübyan Koğuşu'nda iki aya yakın zamanda hemen hemen her gün işkence, taciz ve hatta ırza geçmeler yaşanmış. Anlatılanlar kan donduracak cinsten. Tarafıma aktarılan işkence yöntemleri, daha önce Pozantı'da karşılaştığımız birçok vaka burada da var" dedi.
Milletvekili Demir, iddialar arasında 17 yaşındaki tutuklu ve hükümlü üç büyük çocuğun, küçüklere koğuşu temizletip, bulaşıkları yıkattığını ve bazı özel isteklerini yaptırdığının yer aldığı belirterek şunlyarı söyledi:
"İtiraz ederlerse paspas sopası ile dövüyor, tabakların kenarlarıyla kafalarına vuruyorlarmış. Küçük çocuklar çığlıklarla kapıyı vurduklarında, gardiyanlar kapıları açıp ya hemen kapıları üstlerine kapatıyorlar, ya da küçük çocukları başka bir koğuşa alıyorlarmış. Ancak bir iki saat geçtikten sonra dışarıda başka koğuşa aldıkları küçük çocukları, tekrar gerisin geriye sübyan koğuşuna getiriyorlarmış. Aynı gece veya başka geceler, 'küçükler şikayet ettiler' diye gece küçük çocukların ayaklarını gazete veya kantinden aldıkları parfümü ayaklarına döküp yakıyorlarmış. Bu yapılanlar gardiyanlara anlatıldığında ya hamam denen karanlık soğuk odaya, ya da tuvalet olarak da kullanılan, bir deliği olan karanlık bir hücreye atıyorlarmış. Günlerce orada hücrede tutuyorlarmış. Yemekler, hücredeki mazgallardan, yarısı kesilmiş plastik su şişesi içinde veriliyormuş. Tuvaletlerini, hücre gibi yerlerdeki o tek deliğe yapıyorlarmış. Beş altı gün sonra hücreden çıkan çocuklar tekrar sübyan koğuşuna getirildiğinde, kendi aralarında 'terbiye edildi' diye ifade ediyorlarmış. Ayrıca görüştüğüm çocuklardan birinin ensesinde sigara söndürülmüştü. Sigara söndürülen bölge, gözle görülecek kadar derindi. Sübyan koğuşundaki büyük çocuklar, küçük çocukları özellikle geceleri uyurken yanlarına yatıp bacaklarını, vücutlarını okşuyorlarmış. Cinsel organlarına diğer küçük çocukların dokunması için zorluyorlarmış."
UYKUSUNDA 'YAPMAYIN, YAPMAYIN' DİYE BAĞIRIYOR
Çocuğun babası H.U., ise, "Oğluma ve arkadaşlarına cezaevinde tecavüz edilmiş. İşkenceye maruz kalmışlar. Bize gardiyanlar ve cezaevi yetkilileri, savcılıkta oğlumun düşme sonucu bu hale geldiğini söylememi istediler. Cezaevi yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundum. Oğlum her gece çığlıklar içerisinde uyanıyor. 'Yapmayın, yapmayın!' diye uykusunda bağırıyor. Bu işin sonunu bırakmayacağım. Adalet istiyorum" dedi.