
Özellikle İngiltere'de yeni bir hayatın hayalini kurmuştu.
Koruyucu ailesinden taciz ve şiddet görmüş, ardından sokağa atılmıştı. Uğruna kalmak isteyebileceği pek de bir şey yoktu.
Ancak 2016 yılında Lagos'tan ayrıldıktan sonra çölü aşıp Libya'ya ulaştığında, ileride seks işçiliğine zorlanacağını ve yıllarca bir ülkeden diğerine iltica başvurusunda bulunacağını bilmiyordu.
Avrupa Sığınma Ajansı'na göre düzensiz göçmenlerin ve sığınmacıların %70'ini erkekler oluşturuyor ancak Esther gibi sığınma talebinde bulunmak için Avrupa'ya giden kadınların sayısı artıyor.
İtalya'daki Uluslararası Kurtarma Komitesi'nden Irini Contogiannis, "Hem Akdeniz hem de Balkan rotalarında tek başına seyahat eden kadınların sayısında artış görüyoruz" diyor.
2024 raporunda, Balkan rotası üzerinden İtalya'ya gelen bekar yetişkin kadın sayısında yıllık yüzde 250; aile sayısında ise yüzde 52'lik bir artış olduğu vurgulandı.
Göçmen rotalarının son derece tehlikeli olduğu biliniyor.
Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) verilerine göre geçen yıl Avrupa'da kayıtlara geçen göçmen ölümü veya kayıp sayısı 3 bin 419'du. Bu kayıtlara geçen en yüksek sayı.
Ancak kadınlar cinsel şiddet ve istismar tehlikesiyle de karşı karşıya.
Esther kendisine daha iyi bir hayat vadeden kadının ihanetine uğradı:
"Beni bir odaya kilitledi ve içeri bir adam getirdi. Adam benimle zorla cinsel ilişkiye girdi. Hâlâ bakireydim.
"İşleri bu... Nijerya'nın farklı köylerine gidip genç kızları seçiyorlar ve onları seks kölesi yapmak üzere Libya'ya getiriyorlar."
Göç Örgütü'nden Ugochi Daniels BBC'ye yaptığı açıklamada, "Kadınlar farklı ve çoğu zaman daha riskli deneyimler yaşıyor" diyor.
"Gruplar halinde seyahat eden kadınlar bile çoğu zaman düzenli bir korumaya sahip değil ve bu durum onları kaçakçılar, insan tacirleri veya diğer göçmenlerin istismarına maruz bırakıyor."
Birçok kadın risklerin farkında olmasına rağmen yolda tecavüz riskine karşı yanlarına prezervatif alarak, hatta doğum kontrol cihazları taktırarak yola çıkıyor.
İnsan ticaretiyle mücadele ağı Stella Polare'den Hermine Gbedo, "Tüm göçmenler kaçakçılara ödeme yapmak zorunda... Ancak kadınların genellikle ödemenin bir parçası olarak seks teklif etmeleri beklenir" diyor.
Gbedo, uzun zamandır kültürlerin kavşağı olan ve Balkanlar'dan Avrupa Birliği'ne geçiş yapanlar için önemli bir giriş noktası olan İtalya'nın kuzeydoğusundaki liman kenti Trieste'deki kadın göçmenlere destek veriyor.
Buradan Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelere doğru devam ediyorlar.

Balkan rotası üzerinden Trieste'ye gelen göçmenlerin çoğu erkek
Esther, Libya'da dört ay istismar edildikten sonra kaçtı ve Akdeniz'i şişme botla geçti. İtalyan sahil güvenliği tarafından kurtarılarak Lampedusa adasına götürüldü.
Mülteci statüsü verilmeden önce üç kez sığınma talebinde bulundu.
Güvenli görülen ülkelerden gelen sığınmacıların başvuruları çoğu zaman reddediliyor.
İtalya için o dönemde Nijerya güvenli olmayan ülkeler arasındaydı.
Ancak iki yıl önce Avrupa'da hükümetler 2015-16 dönemindeki büyük göçmen akınına yanıt olarak kurallarını sıkılaştırmaya başlayınca bu değerlendirme değişti.
O zamandan beri sığınma taleplerine daha fazla kısıtlama getirilmesi çağrısında bulunan sesler giderek yükseliyor.

Esther'in Nijerya, Libya, İtalya, Fransa ve yeniden İtalya'ya uzanan yolculuğu
Giorgia Meloni'nin sağcı hükümetindeki milletvekili Nicola Procaccini, "Kitlesel göçü sürdürmek imkânsız, bunun bir yolu yok. Gerçekten tehlikede olan kadınlara güvenli bir yaşam güvencesi verebiliriz ama hepsine değil" diyor.
Muhafazakar düşünce kuruluşu Policy Exchange'in kıdemli üyesi Rakib Ehsan, "Dirençli olmalıyız. Çatışmalardan etkilenen bölgelerde, tecavüzün bir savaş silahı olarak kullanıldığı, doğrudan risk altında olan kadınlara ve kızlara öncelik vermeliyiz" diye uyarıyor.
Bugün bunun sürekli yaşanmadığını savunuyor.
Avrupa'ya tehlikeli yollardan giden kadınlara şefkatle yaklaşıldığını belirtiyor ancak "kontrollü şefkatin kilit"olduğunu söylüyor.
Güvenli kabul edilen ülkelerden Avrupa'ya giden birçok kadın, kadın olmaları nedeniyle maruz kaldıkları istismarın kendi ülkelerinde yaşamayı imkânsız hale getirdiğini iddia ediyor.
Kosovalı 28 yaşındaki Nina'nın durumu da böyleydi.
"İnsanlar Kosova'da her şeyin yolunda olduğunu düşünüyor ama bu doğru değil" diyor.
"Kadınlar için durum çok kötü."
Nina, kız kardeşiyle birlikte erkek arkadaşlarının onları seks işçiliğine zorlayarak cinsel istismara uğradığını söylüyor.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) 2019 tarihli raporuna göre, Kosova'daki kadınların yüzde 54'ü 15 yaşından itibaren yakın partnerlerinden psikolojik, fiziksel veya cinsel şiddet görüyor.
Cinsiyete dayalı şiddet nedeniyle zulüm gören kadınlara Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi kapsamında sığınma hakkı tanınıyor ve bu hak, AB'nin en üst mahkemesinin geçen yıl verdiği önemli bir kararla destekleniyor.
Sözleşme, cinsiyete dayalı şiddeti psikolojik, fiziksel ve cinsel olmak üzere üç başlık altında ele alıyor ve "kadın sünneti" olarak da bilinen genital sakatlamayı (FGM) da kapsıyor.
Ancak yardım kuruluşlarına göre, şartları henüz tutarlı bir şekilde uygulanmıyor.
Genital Sakatlamaya Son (End FGM) Avrupa Ağı Direktörü Marianne Nguena Kana, "Sahadaki sığınma yetkililerinin çoğu, ['kadın sünneti' gibi] hassas bir konuyla -hem tıbbi hem de psikolojik olarak- başa çıkmak için yeterince eğitim almamış erkeklerden oluşuyor" diyor.
Birçok kadının iltica başvurularının reddedildiğini, bunun nedeninin de daha önce genital sakatlamaya maruz kaldıkları için artık risk altında olmadıkları gibi yanlış bir varsayım olduğunu söylüyor.
Nguena Kana, "Hakimler bize 'Sen zaten sakat bırakıldın, bu yüzden ülkene dönmen tehlikeli değil, çünkü sana aynısını tekrar yapamazlar' dediler" die anlatıyor.
Cinsel şiddeti kanıtlamak zor

Uluslararası Kurtarma Komitesi, İtalya'daki göçmenler ve mültecilerle çalışıyor.
İngiltere'deki mülteci kadınlara yardım eden Women for Refugee Women'dan (Kadınlardan Göçmen Kadınlara Destek) Carenza Arnold, cinsel şiddet söz konusu olduğunda, bunu kanıtlamanın genellikle daha zor olduğunu söylüyor.
Bunun sebebinin fiziksel işkence kadar görünür iz bırakmadığını ve kadınlara yönelik tabular ve kültürel hassasiyetlerin süreci daha da zorlaştırdığını söylüyor.
Arnold, "Kadınlar genellikle aceleye getiriliyor ve yeni tanıştıkları bir göçmenlik görevlisine maruz kaldıkları cinsel şiddeti anlatmayabiliyorlar" diye açıklıyor.
Uluslararası Göç Örgütü BBC'ye yaptığı açıklamada, kadınların maruz kaldığı şiddetin bütük bir bölümünün yolculuk sırasında gerçekleştiğini söyledi.
Ugochi Daniles, "Kadınlar genellikle kendi ülkelerinde partnerlerinin cinsel şiddetinden kaçıyorlar ve daha sonra yolculuk sırasında aynı şeyi tekrar yaşıyorlar" diyor.
Nina ve kız kardeşi de Kosova'daki tacizci eşlerinden ayrılıp İtalya'da yeni bir hayata doğru yolculukları sırasında bunu yaşamıştı.
Seyahat ettikleri diğer kadınlarla birlikte Doğu Avrupa ormanlarında dolaşıp yetkililerden kaçmaya çalıştılar.
Burada erkek göçmenler ve kaçakçılar tarafından saldırıya uğradıklarını söylediler.
"Dağların tepesinde olmamıza rağmen karanlıkta çığlıklar duyuluyordu" diye hatırlıyor Nina.
"Erkekler el feneriyle yanımıza gelip yüzümüze tutuyor, istedikleri kişiyi seçip ormanın derinliklerine götürüyorlardı. Geceleri kız kardeşimin ağladığını, yardım dilediğini duyabiliyordum."
Nina ve kız kardeşi, İtalyan yetkililere, eve dönerlerse eski erkek arkadaşları tarafından öldürüleceklerini söylediler.
Sonunda sığınma hakkı kazandılar. Esther'in mülteci statüsü için verdiği mücadele çok daha uzun sürdü.
İlk olarak 2016'da İtalya'da sığınma başvurusunda bulundu ancak orada uzun bir bekleyişin ardından Fransa'ya ve ardından Almanya'ya taşındı.
AB'nin Dublin düzenlemesine göre, bir sığınmacının genellikle girdiği ilk AB ülkesinde sığınma başvurusunda bulunması beklendiği için sığınma başvuruları reddedildi.
Sonunda 2019'da İtalya'da mülteci statüsü aldı.
Nijerya'dan ayrılmasının üzerinden neredeyse on yıl geçti. Bugün İtalya'daki yaşamının oraya ulaşmak için katlandığı acıya değip değmediğini merak ediyor: "Buraya neden geldiğimi bile bilmiyorum."