Jenny Erpenbeck bu yıl Kairos adlı romanıyla Uluslararası Booker Ödülü'nü kazandı . Hikaye, Doğu Almanya Sovyet devletinin çöküşünü yansıtan, çürümeye ve mutsuzluğa doğru giden bir aşk ilişkisini anlatıyor.
Başkentin eski komünist yakasından gelen Berlin doğumlu sanatçı aynı zamanda takdir edilen bir opera yönetmenidir. Ancak en çok, iyi çizilmiş karakterlerinin dokunaklı kişisel hayatları aracılığıyla bir zamanlar bölünmüş olan vatanının hikayesini anlatmasıyla tanınır.
Doğu Almanya'nın yeterince tanınmayan sosyal başarıları, yazma süreci ve mültecileri tanıma zamanı hakkında Al Majalla ile konuştu . İşte sohbet.
Benjamin Cremel/ AFPBenjamin Cremel/ AFP
Alman yazar Jenny Erpenbeck, 21 Mayıs 2024'te Londra'nın merkezindeki Tate Modern'de düzenlenen 2024 Uluslararası Booker Ödülü 2024 ödül törenine katılırken kırmızı halıda poz veriyor.
Kairos, genç bir kadın ile 50 yaş üstü bir adam arasındaki aşk hikayesini anlatıyor, ancak aslında 1980'lerin sonlarında Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından Alman Demokratik Cumhuriyeti'ndeki siyasi dönüşümle ilgili gibi görünüyor. Haklı mıyım?
Her iki yön de iç içe geçmiştir ve bu da okuyucunun siyaset ve romantizm arasında paralellikler kurmasına olanak tanır. Ancak bu iki yön sadece örneklendirmekten fazlasını yapar; ikisi de birbirini sorgular ve yanıtlar.
Doğu Almanya'nın Batı Almanlar tarafından sıklıkla küçümsendiği, küçümsendiği ve göz ardı edildiği gözleminiz düşündürücü. Bu inanç Kairos'un arkasındaki ilham kaynağı mı ?
Batılılar kendilerini Doğu'nun kendi devletlerine katılmasına zarif bir şekilde izin verenler olarak gördüler. Doğu'da daha önce kamu mülkiyetinde olan şirketleri çok ucuza özel Batı Alman şirketlerine sattılar, öyle ki bir süre sonra Doğu Alman endüstrilerinin %80'i kapanmaya zorlandı. Batılılar Doğu'nun kültürel ve entelektüel elitinin yerini aldı.
Doğu'da milyonlarca insan sadece iki yıl içinde işini kaybetti. Aynı zamanda, kadınların bağımsız hayatlar sürmesini sağlayan çocuk bakımı, uygun fiyatlı konut veya sağlık sistemi gibi Doğu'nun başarıları hakkında neredeyse hiç konuşulmadı.
Yeni kazanılan siyasi özgürlük, Doğu'nun kendini güçlendirmesinden kaynaklandı; Batı'dan gelen bir hediye değildi. Batı medyası Doğu Almanya hakkında çoğunlukla olumsuz haberler yaptı. Önyargı genellikle kişinin kendi eksikliklerinin bir yansımasıdır. Bu yüzden olaylara eleştirel bir şekilde bakmak ve yüzeyin altını kazmak çok önemlidir.