Üniversite eğitimini okuduğu iki bölümden de birincilikle mezun olarak tamamlayan Burçe Karaca, 6 parçadan oluşan 'Moving Along the Blanks' adlı ilk albümünü yayınladı. Bir de Sinematik ve minimalist tarzda yazılmış bu eserlerin nota kitabı dinleyiciler ile buluştu. Burçe, birçok yardım konserlerinde aktif rol alıyor. Özellikle sanata gönül veren ama yeterli imkanlarla sahip olmayan öğrenciler için yardım konserleriyle Sosyal Sorumluluk çalışmaları yapan usta Besteci ve piyanist Burçe Karaca ile müzik yaşamı üzerine keyifli bir sohbet yaptık.
Flütten piyanoya geçiş mi yoksa piyanodan flüte oradan tekrar eski dost piyanoya dönüş mü? Bu serüveni nasıl anlatırsınız?
Müzik hayatıma beş yaşında özel piyano dersleri alarak başladım. Lisede, müzisyenliği meslek olarak seçmeye hazır halde gelip, Ankara Güzel Sanatlar Lisesi sınavlarına girdim. Müzik eğitimi alıyorsanız yardımcı piyano dersi herhangi başka bir enstrümanın yanında zorunlu olarak ders programına eklenir. Güzel Sanatlar Liseleri’nde piyanonun ana dal olarak seçilememesi sebebiyle flüt ana enstrümanım olacak şekilde lise eğitimimi son senemde Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi flüt bölümünden mezun olarak tamamladım. Bu süreçte piyano çalışmayı hiç bırakmadım. Daha sonra bestelerle birlikte yaratım sürecinin yolu benim için açılınca, Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Teorisi ve Kompozisyon Bölümü’nde eğitimime devam ettim. Piyano aşkı içimde hiç bir zaman bitmediği ve eğitim sürecim boyunca devam eden yardımcı piyano derslerinin benim için yeterli olmadığına karar verip piyano sınavlarına hazırlandım. Bu bölümde de okumaya hak kazanarak iki bölümden de mezuniyetimi tamamladım.
Eğitim hayatım boyunca, piyano her an hayatımın içinde oldu. Piyanoya hep sadık kaldım…
• Eğitim hayatı çok başarılı, hem pratik hem de teorik çalışmalarda çok başarılı olmak nasıl bir duygu?
Teorik çalışmaların başarılı olmasının çok okumaktan kaynaklandığını düşünürüm. Lisede piyano öğretmenim "elinize ne geçerse geçsin okuyun” derdi. Bu bir kitap da olabilir, elinizde tuttuğunuz bir su şişesinin arkasında yazılanlar da… Konu ne olursa olsun, bitmek bilmeyen bir merak ve öğrenme isteğiyle dolu olursanız; yaptılan okumalar sizi teorik olarak beslemeye başlıyor. Öğretmenimin sözünü unutmadım ve mesleğimle ilgili elime ne geçerse geçsin okumaya ve araştırmaya devam ettim. Pratikteki gelişim ise enstrümana olan yakınlıktan kaynaklanıyor. Enstrüman bir alışkanlık ve bu alışkanlığı pratikle destekleyince, enstrümanınız elinizin kolunuzun, vücudunuzun bir parçası gibi oluyor. Uzun çalışma süreci pratiği beslerken enstrümanla birleşmek ve bir olmanın önemi bu çalışmalardan geçiyor.
• Bildiklerinizi öğretiyor musunuz? Herhangi bir yerde ders veriyor musunuz?
Bildiklerimi devamlı paylaşmaya çalışırım. Özel piyano ve teori dersleri verdiğim öğrencilerimle çalışmalarım devam ediyor. Öğrenmenin ve aktarmanın sonu yok. Bildiklerimi daha fazla kişiye doğru şekilde ulaşıp genç sanatçı adaylarına ışık tutmak adına 2022’ye veda ederken, Türkiye çapında tüm Güzel Sanatlar Liseleri’ne ulaşarak okumakta olan öğrencilerle tanışmayı hedefleyen bir proje başlattık. 40 dakika konser 20 dakika öğrencilerle soru-cevap şeklinde ilerleyen projeyi Ankara, Samsun ve Ordu Güzel Sanatlar Liseleri’nde gerçekleştirdik ve 2023’te Antalya Güzel Sanatlar Lisesi ile devam edecek. Hedefimiz daha çok okula ve gence ulaşmak ve bilgi alışverişi yaparak öğrendiklerimizi paylaşmak.
• İyi bir konser dinleyicisi var mı?
İdil Biret’in bu konuyla ilgili "Ben size piyanist yetiştiririm ama siz bana konser dinleyicisi yetiştirebilir misiniz” sözü bu sorunun cevabını yeteri kadar karşılıyor.
• Konserlerde çalacağınız eserleri nasıl belirliyorsunuz?
Konserde dinleyicilere tamamen kendi bestelerinden oluşan eserleri çalıyorum.
Bazı solo piyano için yazdığım parçalarda mutlaka kuyruklu piyano olmasını tercih ediyorum. Çünkü dijital piyanoda o eserlerin bana hissettirdiklerini seyirciye aktaramadığımı düşünüyorum. Seyirciye doğru kanaldan hissettiklerimi aktarmak konserlerdeki en büyük motivasyonum. Konser salonlarının imkanlarına göre repertuvarımı belirliyorum. Eğer bir dijital piyano olacaksa daha az teknik gerektiren parçaları seçiyorum. Konser piyanosu olacaksa yazdığım tüm parçaları seyirciyle buluşturuyorum.
• Hangi besteci sizi fazlasıyla etkiliyor.
Az malzeme ile yapılan işler beni etkiliyor. Bu konuda en iyi örnek olabilecek isim benim için Philip Glass’tır. Minimalist tarzı benimsemiş bir besteci olan Glass’ın tüm eserlerini seviyorum diyebilirim. 20. Yüzyıl ile başlayan kaotik dışavurumculuk dönemi her zaman ilgimi çekiyor. Bestecilerin ve aslında tüm sanatçıların limitlerini zorladıkları bir dönem, beğeni kaygısı olmaksızın her şey denenmiş. Sanat tarihindeki bu dönem pek çok yeni ve tarz olarak etkilendiğim müzisyenleri keşfetmemize olanak sağlıyor.
• Tek olarak mı orkestra ile mi çalmak sizi mutlu eder?
Her zaman paylaşmanın önemini, bir olmaktansa birlik olmayı hayatıma entegre etmeye çalışıyorum. Bu sebeple orkestra olarak sahneye çıkmak diyebilirim.
• ‘‘Moving Along the Blanks’’ ve Journey on Rails den bahseder misiniz? Beklentilerinizi dinleyiciler karşıladı mı?
Moving Along the Blanks benim için bir tanışma albümü. İlk kez yaptığım besteleri ilk kez dinleyici ile buluşturdum. Tüm kaygılardan arınarak piyanonun başına oturarak piyano ile dertleştiğim bir albüm oldu. Albümün nota kitabını oluşturarak, orta - ileri seviye amatör ve profesyonel piyanistler için yayınladım. Parçalara dijital platformlardan dinleyerek ulaşanların yanına bir de nota kitabını edinen piyanistlerin de çaldığı bir albüm haline geldi. Bu dönemde pek çok takipçim parçaları çalarak videolar paylaştı. Yarattığınız eserlerin bir başkası tarafından çalınıyor oluşu büyük mutluluk.
Journey on Rails piyanonun yanında yaylıları da eklediğim bir albüm oldu. Solo piyanonun dışına çıkarak müziğin derinliklerine daldığım 8 parça var. Minimalist, klasik yer yer Anadolu motifleriyle birlikte etnik caza uzanan bir yelpazesi var. Dünyada listelere baktığımızda klasik müziğin -üzülerek- alt sıralarda olduğunu göz önünde bulundurarak olursak albüm çok yeni olmasına rağmen dinlenme sayıları beni mutlu ediyor.
• Yurt dışında da konserler oluyor mu? Seyirciler arasında fark var mı?
• Siz Türk geleneksel müziği ile klasik armonileri de harmanlamayı seviyorsunuz. Kıyısında güzel bir eser . Bize başka şarkıları da çağrıştırıyor. Bu eseri yaparken neler düşündünüz?
Kıyısında ilk kez dışardan bir sipariş alarak ortaya çıkardığım bir eser oldu. Güzel Ordu Kısa Film Festivali için yazdığım bu eser, festivalin de bu seneki teması olan "Kıyısında” -bir şeylerin kıyısında olmak- metnini okuduktan sonra "hayat yolculuğumuzda hangi kıyılardan hangi kıyılara savruluyoruz?” sorusu üzerine düşünmeye itti. Düşünürken, festival Ordu’da olacağı için Karadeniz’e özgü bir müzik yazmak istediğimi fark ettim. Parçanın açılışını tulumla yaptık. Gerisinde takip eden motif Anadolu’dan aşina olduğumuz seslerle birlikte Kıyısında isimli eser ortaya çıkmış oldu.
Festival için yazdığım bu eseri, festivalin ikinci akşamı sahne aldığım konserde ilk kez Ordulu sanatseverlerle buluşturdum.
• Vokal konusunda çalışmalar da yapıyor musunuz?
Her an ve her yerde şarkı söyleyebilirim. Yanınızda hiç ağırlık yapmayan bir enstrümanınız var, bu çok büyük bir lütuf!
Şarkılarım bu güne kadar enstrümantal düzlemde ilerlese de, vokal fikrine hiç bir zaman kapalı olmadım.
• Sizce yeni dünyada müzik nasıl olacak?
Yapay zekanın sanatı domine edeceğine yönelik öngörüler var. Örneğin Schubert’in
Bitmemiş Senfonisi’ni bir robota tıpkı Schubert gibi yazarak besteyi tamamlamasına yönelik bir çalışma yapılarak eser tamamlandı. Bu öngörüler beni korkutmuyor çünkü sanat dediğiniz, duygular sonucunda ortaya çıkıyor ve duygular da canlılara mahsus ise yapay zekaya öğretemeyeceğiniz tek kavram "duygular” olacağı için bu korkuları yersiz buluyorum.
• Biraz daha showa yönelik çalışmalar yapmak ister misiniz? Mesela Andre Rieu ya da The European Pop Orchestra ya da daha seyirciye yönelik dinletebileceğiniz projeler ne dersiniz?
Sanatın belli kaygılar gözetilerek icra edilmesinin derinliği zedelediğini düşünüyorum..
• Hayattan bekledikleriniz neler?
Müziğimi ve sanatımı ihtiyacı olan herkesle paylaşmak… Hayattan bekledikleriniz nelerdir sorusunun o kadar geniş bir kapsamı var ki. Genel olarak beklentilerimi kontrol altında tutmayı severim. Ne kadar hayalperestsem bir o kadar da yapabileceğime inancım olan şeyleri hayal etmeye meyilliyim aslında. Dolayısıyla büyük hayal kırıklıklarım genelde beklentilerim gerçekleşmediğinde değil, baltalandığında karşılaştığım olgular oldu hep. Genel olarak hayattan beklentim şimdiki versiyonunu koruması ve onu zihnimde çizdiğim bana ait yola çekebilmek. Sanatla uğraşınca "İşimi para kazanmak için yapıyorum.” demek mümkün olamıyor. Hem istediğim sanat dolu yaşam hem de o yaşama konforu sağlayacak kazanç bu yoldan geçtiği için sağlıkla ve huzurla işimi daha iyi yerlere taşımayı hedefliyorum.