Dünya Kaynak: BBC 17.02.2025 11:16

Avrupa, Paris toplantısıyla müzakere masasına dönebilir mi?

Avrupa liderleri telaş içinde. Pazartesi günü Paris'te aceleyle düzenlenen güvenlik zirvesi bunun kanıtı.
Avrupa, Paris toplantısıyla müzakere masasına dönebilir mi?

ABD tarafından Rusya ile Ukrayna'nın geleceği konusunda yapılacak görüşmelere davet edilmemelerinin etkisindeler. ABD Başkanı Donald Trump Pazar günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile "çok yakında" görüşebileceğini söyledi.

Avrupa, baskı altındayken siyasi farklılıkları ve iç ekonomik endişeleri bir kenara bırakıp, güvenlik harcamaları ve Ukrayna'nın geleceği konusunda birleşik bir cephe oluşturabilir mi? Hatta Ukrayna'ya asker göndererek müzakere masasında kendisine yer edinebilir mi?

Deneyecekler.

Trump yönetimi Ukrayna konusunda ne yapmak istediğinden yüzde 100 emin görünmüyor. Hafta sonu bir dizi karmaşık mesaj verildi.

Bu, Avrupa'ya ABD Başkanını paha biçilmez bir ortak olduğuna ikna etmek için küçük bir fırsat penceresi sağlıyor.

Paris zirvesi, liderleri Donald Trump'ın talep ettiği iki önemli konuda harekete geçirerek bunu başarmayı umuyor: Avrupa'nın savunması için daha fazla harcama yapması ve ateşkesin ardından Ukrayna'ya asker göndermesi.

Avrupa liderleri Kiev'in de doğrudan ateşkes görüşmelerine dahil olması konusunda ısrar ediyor. Uzun zamandır "Ukrayna olmadan Ukrayna hakkında karar alınamayacağı" görüşünü savunuyorlar.

Ancak Avrupa için bundan daha fazlası söz konusu.

Trump yönetiminin ne Avrupalı ortaklarla ne de onların savunmasıyla ilişkileri önceliklendirmediği gerçeğinin farkına varılması. Bu çok korkulan ama tamamen sürpriz olmayan bir durum.

Avrupa, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD tarafından sağlanan bir güvenlik şemsiyesi altındaydı.

Rusya ve ABD arasındaki Ukrayna görüşmelerinin parametrelerine ve Putin'in bundan ne kadar cesaret aldığına bağlı olarak, durumun Avrupa'nın güvenlik mimarisini değiştirebileceğine dair bir endişe var.

Putin tarihsel olarak NATO'nun doğuya doğru yayılmasından rahatsız. Özellikle küçük, eski Sovyet Baltık ülkeleri ve Polonya olmak üzere Rusya'nın komşuları, artık kendilerini tehlike altında hissediyorlar.

Pazartesi günkü zirvede tüm Avrupa ülkeleri yer almayacak. Sadece askeri ağırlığı olan İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Polonya, İspanya ve Baltık ve İskandinav ülkelerini temsil etmesi beklenen Danimarka. Ayrıca AB Konseyi Başkanı ve NATO Genel Sekreteri katılacak.

Diğer ülkelerin daha sonra takip toplantıları yapacağı bildiriliyor.

Paris'teki sınırlı toplantıda bile savunma harcamalarında somut artış konusunda anlaşmak zor, hatta imkansız olacak. Polonya, 2025'te GSYİH'sinin yüzde 4,47'sini savunmaya harcamayı planlıyor. İngiltere, GSYİH'sinin yüzde 2,5'i için mücadele ediyor ve henüz ulaşamadı.

Ancak liderler daha iyi koordine olma, NATO içinde daha fazla harcama yapma ve Ukrayna'nın savaş sonrası yeniden inşasının çoğunu üstlenme sözü verebilirler. AB'nin de savunma çabalarını artırması bekleniyor.

Paris toplantısının büyük bir kısmı ayrıca ateşkes sonrasında Ukrayna'ya asker gönderme sorusuna odaklanacak.

Tartışılan konu, barışı koruma birlikleri değil, olası bir ateşkes hattının gerisinde konuşlanmış bir "güvence gücü".

Avrupalı birliklerin üç amacı var. Ukraynalılara yalnız olmadıkları mesajını göndermek. ABD'ye Avrupa'nın kendi kıtasını savunmak için "üzerine düşeni" yaptığını göstermek ve Moskova'ya olası bir ateşkesin şartlarını ihlal ederse, Kiev'in yalnız olmadığı konusunda uyarı yapmak.

ukrayna-1

Ukrayna'da çok sayıda kasaba bombalandı.

Ancak bu tartışmalı bir konu ve seçmenler arasında popüler olmayabilir. Örneğin İtalya'da, yapılan bir ankete katılan kişilerin yüzde 50'si Ukrayna'ya daha fazla silah göndermek istemediğini söylüyor. Oğullarını ve kızlarını, kız kardeşlerini ve erkek kardeşlerini oraya göndermekten bahsetmiyorum bile.

Henüz cevaplanmamış çok sayıda soru var:

Her Avrupa ülkesi ne kadar asker göndermek zorunda kalacak, ne kadar süreyle ve kimin komutası altında olacak? Görev beyanları ne olacak? Örneğin Rusya kabul edilen ateşkesin şartlarını ihlal ederse, bu Avrupalı askerlerin doğrudan Rusya ile savaşa gireceği anlamına mı gelecek? Eğer öyleyse ABD onların arkasında duracak mı?

Avrupa, Ukrayna'ya asker göndermeden önce ABD'den güvenlik garantisi isteyecektir. Bunu alamayabilir.

Pazartesi günü karar verilmesi gereken çok fazla konu var. İngiltere Başbakanı Keir Starmer dahil liderler kendi iç endişeleriyle Paris'e geliyorlar: Ek savunma harcamalarını karşılayabilirler mi, Ukrayna'ya gönderecek askerleri var mı?

Almanya, hararetli bir genel seçimden hemen önce somut taahhütlerde bulunmaktan endişe ediyor.

Ancak bu zirve, detaylı bir sonuçtan çok genel hatları çizecek. En azından kamuoyunda tartışma başlatabilir.

Donald Trump'ı etkileyecek mi?

Bilmek zor.

Paris toplantısından sonra Avrupa'nın durumunu anlatmak için Washington'a bir elçi gönderileceği konuşuluyor. Örneğin İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Trump yönetimine yakın.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın birkaç gün içinde Washington'a planlı bir ziyareti var. Bu, Avrupa ile ABD arasında bir köprü görevi görme şansı olabilir.

Paris toplantısı ayrıca İngiltere ve diğer Avrupa liderlerine Brexit'in yarattığı acıdan sonra ilişkileri daha da düzeltme fırsatı sunuyor.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Mark Leonard, Starmer'ın "İngiltere'nin Avrupa güvenliği için sorumlu bir paydaş olduğunu gösterebileceğini ... Bunun fark edileceğini ve diğer konulardaki müzakerelere gelince iyi niyete dönüşeceğini" belirtiyor.

İngiltere'nin ileride AB ile geliştirmeyi umduğu ticaret ilişkileri ve kolluk kuvvetleri iş birliği gibi konular.

Ev sahibi ülke Fransa kendine güveniyor. Cumhurbaşkanı Macron uzun zamandır Avrupa'nın tedarik zincirleri, teknoloji yetenekleri ve özellikle savunma konusunda dış ülkelere daha az bağımlı olması gerektiğini savunuyor.

Bir yıl önce Ukrayna'da kara birlikleri konuşlandırma fikrini ilk kez ortaya atarak manşetlere çıkmıştı.

Düşünce kuruluşu Institut Montaigne'dan Georgina Wright, Fransa'nın İngiltere'nin aksine istihbarat ve güvenlik servislerinin ABD ile iç içe olmamasından "çok gurur duyduğunu" söylüyor.

Trump'ın Beyaz Saray'da kalıp Avrupa'nın kendi başının çaresine bakmasını talep etmesiyle birlikte, bu sorunu çözmek daha az karmaşık hale geliyor.

ukrayna-3

Paris zirvesi Münih konferansı sonrasında gerçekleşiyor.

ABD, Avrupalı müttefiklerine altı madde ve sorudan oluşan bir belge gönderdi. Bunlar arasında hangi ülkelerin barış anlaşmasının parçası olarak Ukrayna'ya asker göndermeye istekli, hangi hükümetlerin Rusya'ya yönelik yaptırımları artırmaya ve hangilerinin mevcut yaptırımları daha sıkı bir şekilde uygulamaya hazır olacağı gibi sorular var.

Ancak yakın zamana kadar ABD'nin NATO Daimi Temsilcisi olan Julianne Smith, bu tür karmaşık diplomatik çalışmaların normalde haftalarca süren toplantılar gerektirdiğini ve form doldurmakla organize edilemeyeceğini söylüyor.

Avrupa liderlerinin Paris'te ne başarırlarsa başarsınlar, bunu Ukrayna konusunda müzakere masasına oturmak için kullanırlarsa, ellerinin zayıf olacağını da ekliyor.

"Trump gözünü kırpıp hayır derse, Avrupa yardımı kesebilir mi? Bu, daha çok kendilerine zarar verir."

Özetle, ABD güvenlik açısından Ukrayna'dan ve daha genel olarak Avrupa'dan uzaklaşmayı planlıyorsa, savunma güçlerini zaten önemli ölçüde artırmaları gerekecek.

Donald Trump bunu takip etmiyorsa bile, Vladimir Putin kesinlikle ediyor.