Almanya'da Thüringen ve Saksonya eyalet meclisi seçimleri dün tamamlanırken radikal sağcı Almanya için Alternatif (AfD) bir zafer gecesi yaşadı.
Doğu Almanya'daki bu iki eyalette oy kullanan neredeyse her üç seçmenden biri, devletin güvenlik kurumlarının "aşırılıkçı" diye tanımladığı partiye oy verdi.
2019 seçimlerine göre oyunu kayda değer oranda artıran AfD'nin 1,66 milyon seçmenin bulunduğu Thüringen'deki başarısıyla, Almanya'da II. Dünya Savaşı sonrası dönemde ilk kez radikal sağcı bir parti bir eyalet parlamentosu seçiminde ilk sırayı aldı.
3,3 milyon seçmenin bulunduğu Saksonya'daysa Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) yüzde 31,5'ten fazla oyla birinci olurken AfD yüzde 30'u aşarak ikinci sırada kaldı.
Bu iki eyaletteki seçmenler, ülkedekilerin yüzde 7'sini oluşturuyor.
Pazar günkü seçimlerin sonuçlarıyla birlikte eyalet meclislerinde yer almayı hak eden tüm partiler, daha oylamadan önce AfD'yle hükümet kurmayacaklarını açıkladığı için radikal sağcıların yönetime geçmesi zor görülüyor.
Diğer partilerin AfD'yle hükümet kurmama kararının, radikal sağcıları daha da birleştirebileceği endişesi de dillendiriliyor.
ABD'nin New York Times gazetesi, seçimde ön plana çıkan konuları 4 başlıkta özetledi.
Doğu Almanya'daki radikal sağın yükselişi
1990'lı yıllara geçerken Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla birlikte komünizmden uzaklaşan bölge, artık radikal sağla anılıyor.
11 yıl önce Avrupa Birliği'ne şüpheyle yaklaşan bir parti olarak kurulan AfD, iki eyalette de yüzde 30'u geçti.
Özellikle Thüringen'deki kritik oylamalarda üçte ikilik çoğunluk gerektiği için pek çok önemli meselenin önüne taş koyabilecekler.
Haziranda ülke genelinde düzenlenen Avrupa Parlamentosu seçimlerinde AfD'nin yalnızca yüzde 15,9'da kalması, partinin Batı Almanya'da o kadar popüler olmadığını ortaya koyuyor.
Ancak oylardaki artış, diğer partilerin AfD'nin çizgisine yaklaşmasını sağlayabilir.
Radikal solun yeni bir güç merkezi yaratması
Doğu Almanya doğumlu kadın siyasetçi, Sol Parti'den ayrılarak kendi adını taşıyan Sahra Wagenknecht İttifakı-Anlayış ve Adalet İçin (BSW) partisini ocak ayında kurduğu için ilk kez böylesi bir seçime girdi.
BSW, Thüringen'de yüzde 16, Saksonya'daysa yüzde 12'ye yakın oran yakalayarak başarılı bir başlangıç yaptı.
Hiçbir partinin AfD'yle çalışmak istemediği göz önüne alınınca BSW'nin eyalet yönetimlerinde yer alabileceği ve bu kadar yeni bir partinin ilk kez böylesine büyük bir rol üstleneceği konuşuluyor.
Sahra Wagenknecht, Ukrayna'yı silahlandırmayı destekleyen partilerle koalisyon kurmak istemediğini söylese de bu tavırda çok ısrar etmeyecek gibi. Zira Wagenknecht, BSW'nin Thüringen'de CDU ve Sosyal Demokrat Partisi'yle (SPD) birlikte "iyi bir hükümet kurmasını" ümit ettiğini seçimden sonra vurguladı.
Başbakan Olaf Scholz'un ittifakı daha da zayıfladı
Scholz'un SPD'si iki eyalet meclisinde de koltuk elde etse de koalisyon ortakları Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) Thüringen'de yüzde 5'ten az oy alarak dışarıda kaldı. FDP, bu başarısızlığı Saksonya'da da tekrarladı.
Bu sonuçlar, federal meclisteki hükümeti düşürmese de gelecek yıl ülke çapında yapılması planlanan seçimlere dair ipucu veriyor.
Anaakım muhalefet ihtimali sürüyor
Angela Merkel'in 2021'de başbakanlığa aday olmamasıyla birlikte muhalefete düşen CDU, başarı gösteren tek anaakım parti oldu.
Partinin lideri Friedrich Merz'in göç gibi tartışmalı meselelerde liderlik gösterebileceği yorumları yapılıyor.
Hem Thüringen hem de Saksonya'daki eyalet meclislerine CDU'nun liderlik etmesi, yüksek ihtimal olarak görülüyor.
Bu durumun, partiyi Berlin'de de güçlendireceği vurgulanıyor.