Dünya Kaynak: BBC 08.08.2025 19:14

Almanya İsrail'e silah satışını askıya aldı

İsrail güvenlik kabinesi Gazze Şehri'nin kontrolünü tamamen ele geçirme planını onayladı. Bu karar hem bölge içinden hem de uluslararası toplumdan tepkilerle karşılaştı.
Almanya İsrail'e silah satışını askıya aldı

İsrail'in bölgede sürdürdüğü saldırıları daha da tırmandırabilecek bu adımın, insani krizi derinleştireceği konusunda uyarılar yapılıyor.

Almanya, İsrail'e askeri ihracatını askıya aldığını açıkladı.

Başbakan Friedrich Merz, Gazze Şeridi'nde kullanılabilecek silahların İsrail'e sevkiyatının askıya alındığını bildirdi.

BBC'nin Münih'teki muhabiri Bethany Bell, Merz'in Haziran ayında düzenlenen NATO zirvesi öncesindeki "Devletimizin varlık sebebi, İsrail'in varlığını savunmaktır" sözlerini hatırlatarak, silah ihracatının askıya alınmasının oldukça önemli bir adım olarak görüldüğünü söylüyor.

Almanya, ABD'den sonra İsrail'e en fazla silah ihracatı yapan ikinci ülke konumunda.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre, Almanya 2020 ile 2024 yılları arasında İsrail'in silah ithalatının %33'ünü karşıladı.

ABD %66 ile ilk sırada yer alıyor.

Bu silahların başında denizcilik ekipmanları (fırkateynler, torpidolar) geliyor, ancak zırhlı araçlar, tanksavar silahlar ve mühimmat da bu listeye dahil.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in kararını kınayan bir açıklama yaptı.

Bu karar "İsrail'in bölgedeki yayılmacı ve soykırımcı politikasının yeni bir aşaması" olarak ifade edildi.

İsrail'in savaş planlarını durdurması, ateşkesi kabul etmesi ve iki devletli çözüm temelinde müzakerelere başlaması çağrısı yapılan açıklamada, uluslararası toplumdan ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden de İsrail'in "hukuk dışı eylemlerine karşı bağlayıcı adımlar atması" istendi.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk de İsrail hükümetinin Gazze Şehri'ni tamamen ele geçirme planının "derhal durdurulması gerektiğini" vurguladı.

Gazze'deki savaşın artık sona ermesi gerektiğini vurgulayan Türk, "Aksi takdirde, daha fazla zorunlu göç, daha fazla ölüm, katlanılmaz acılar, anlamsız yıkım ve vahşet suçları yaşanacak" dedi.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer Gazze Şehri'nin kontrolünün ele geçirilmesinin "yanlış" olduğunu belirterek İsrail hükümetine bu kararı derhal gözden geçirme çağrısında bulundu.

Bu adımın ne çatışmayı sona erdireceğini ne de rehinelerin kurtarılmasına katkı sağlayacağını söyleyen Starmer, "Bu sadece daha fazla kan dökülmesine yol açacak" uyarısında bulundu:

"Mesajımız açık: Diplomatik bir çözüm mümkün, ancak her iki taraf da yıkımın yolundan uzaklaşmalı."

Avustralya Dışişleri Bakanı Penny Wong İsrail'i bu yoldan vazgeçmeye çağırdı. Wong, planın uygulanması halinde Gazze'deki insani felaketin daha da kötüleşeceğini söyledi.

Finlandiya Dışişleri Bakanı Elina Valtonen derhal bir ateşkes sağlanmasını ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını umduklarını söyledi.

Belçika Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Brüksel Büyükelçisini çağırdı. Yapılan açıklamada bu kararın geri alınması için "güçlü şekilde savunuculuk" yapacağını vurguladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü AFP'ye yaptığı açıklamada, "Gazze, Filistin halkına aittir ve Filistin topraklarının ayrılmaz bir parçasıdır" dedi.

Sözcü, "Gazze'deki insani krizi hafifletmenin ve rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamanın doğru yolu derhal ateşkestir" ifadelerini kullandı.

İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, İsrail hükümetinin kararını "kesin bir dille kınadı".

İsrail içinden tepkiler

Hükümetin kararı İsrail içinde de eleştirildi.

Rehine ve Kayıp Aileleri Forumu, planı "rehineleri terk etmek" olarak niteledi.

Yapılan açıklamada, "Kabine dün gece rehinelerin, askerlerin ve İsrail toplumunun sırtından bir başka sorumsuzluk yürüyüşüne çıkmayı seçti" ifadeleri kullanıldı.

İsrail ana muhalefet lideri Yair Lapid ise planın "felaket" olacağını söyledi.

X hesabından yaptığı paylaşımda, "Bu karar, rehinelerin ölümüyle, birçok askerin kaybıyla, vergi mükelleflerine milyarlarca dolarlık maliyetle ve diplomatik çöküşle sonuçlanacak" dedi.

Lapid, söz konusu planın "askeri ve güvenlik birimlerinin görüşleriyle tamamen çeliştiğini" vurguladı.

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de daha önce bu plana karşı çıkmış ve uyarılarda bulunmuştu.

Hamas: 'Rehineleri feda etme niyetini gösteriyor'

Hamas ise Netanyahu'nun saldırıyı genişletme planının "rehineleri ortadan kaldırma" amacını taşıdığını öne sürdü.

Yapılan açıklamada, "Netanyahu'nun bu planı, kendi kişisel çıkarları ve aşırıcı ideolojik gündemi uğruna rehineleri feda etme niyetini açıkça ortaya koyuyor" denildi.

Hamas, Arap ve İslam ülkeleri ile uluslararası toplumu da "bu tehlikeli açıklamaları kınamaya ve reddetmeye" çağırarak, saldırıların derhal durdurulması ve işgalin sonlandırılması için acil adımlar atılması gerektiğini söyledi.

Gazzeliler ne dedi?

Bölgedeki siviller ise tekrar güneye gönderilmekten ve yeni bir askeri harekâttan korkuyor.

Altı çocuk annesi 52 yaşındaki Maysa el-Şanti, AFP'ye yaptığı açıklamada yaşadıkları çaresizliği şöyle anlattı:

"Bize güneye gidin dediler, sonra kuzeye dönmemizi istediler. Şimdi yeniden güneye göndermek istiyorlar. Biz insanız ama kimse bizi duymuyor, kimse bizi görmüyor."

İsrail hükümetinin yeni planı birçok kişi için beklenen ama yine de gerçekleşmemesi umut edilen bir kabusun başlangıcı olarak görülüyor.

İsrail güvenlik kabinesinin aldığı karar sürpriz olmasa da, bazı Gazzeliler hâlâ kendilerini bu kaderden kurtaracak bir "mucize" umuduna tutunuyor.

BBC'nin İstanbul'daki Gazze muhabiri Rushdi Abualouf'un aktardığına göre bölgedeki tepkiler farklılık gösteriyor. Kimi insanlar belirsiz gelecek karşısında derin bir kaygı hissederken, bazıları tekrar güneye göç etmeyeceklerini söylüyor.

Bir grup ise öfkelerini Hamas'a yönelterek, halkı kaybedilmiş bir savaşta feda etmekle suçluyor.

Han Yunus'tan Muhammed İmran, "işgal" yerine "kontrol" kelimesinin kullanılmasının hiçbir şeyi değiştirmediğini söylüyor.

BBC'ye konuşan İmran, "İşgal kelimesini kontrol ile değiştirin. Anlamı da sonucu da aynı: yıkım ve yerinden edilme" diyor.

"İsrail kabinesi, Netanyahu'nun Gazze'yi kontrol etme tavsiyesini benimsedi. Gazze'de iktidarı elinde tutanlar (Hamas) aklını yitirmişken bize sadece Allah'a inanmak kaldı."

Sosyal medya fenomeni ve aktivist Ehab el-Helou ise Hamas'a daha sert sözlerle yüklendi:

"Vallahi Hamas liderleri bilim kurgu dünyasında yaşıyor. Halkı düşünün artık! Kimsiniz siz, bizi feda etmeye karar veriyorsunuz?" diye sosyal medyada paylaştı.

Sabrine Mahmud ise her ne olursa olsun evinden ayrılmayacağını söyledi:

"Evimi terk etmeyeceğim. Bir daha yerinden edilmeyeceğiz. Gazze Şehri'ni bir yıl boyunca terk ettik ve el-Mavasi'de en ağır aşağılamaları yaşadık. Bu hatayı tekrarlamayacağız. Evimizin üstümüze yıkılmasına izin veririz ama yine de gitmeyiz."

Gazze'deki insani durumla ilgili uluslararası endişeler de giderek büyüyor.

BM destekli bir değerlendirmeye göre bölgede açlık tehlikesi en önemli sorunların başında geliyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre bu yıl Gazze'de en az 99 kişi yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetti; bu sayının gerçek sayıların çok altında olduğu tahmin ediliyor.

Temmuz ayı sonunda İsrail, Gazze'ye giren yardımlar üzerindeki kısıtlamaları kısmen gevşetti. Ancak Birleşmiş Milletler, bölgeye giren yardım miktarının hâlâ yetersiz olduğunu belirtiyor.

Gazze'deki Filistin Sivil Toplum Kuruluşları Ağı'nın başkanı Amjad El-Şava, AFP'ye yaptığı açıklamada, giriş noktalarındaki uzun denetim süreçleri nedeniyle sadece belirli türde mallar taşıyan günde 70-80 TIR'ın bölgeye girebildiğini söyledi.

Oysa BM'ye göre Gazze'de yaşayanların temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için günde en az 600 yardım tırına ihtiyaç var.

Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail'in Gazze'de büyük bir yıkıma neden olan saldırılarında, şimdiye kadar en az 61.258 Filistinli hayatını kaybetti.

2023 yılında Hamas'ın İsrail'e düzenlediği saldırılarda ise 1.219 kişi yaşamını yitirmişti.