Türkiye'de oldukça yaygınlaşan açık süt kullanımı ile ilgili yapılan araştırmalar, kaynağı ve saklama koşulları bilinmeyen sütte büyük tehlike olduğunu ortaya koyuyor.
Uzmanlar, gün geçtikçe mahallelerde, sokaklarda satılan açık süt miktarının arttığını ve sütün, hava, ışık ya da bakterilerle temas ettiği zaman bozulduğunu vurgulayarak, "Buna rağmen ülkemizde halen yaklaşık 700 milyon litre süt, sokak sütçüleri aracılığıyla tüketicilere ulaştırılıyor” uyarısı yapıyorlar.
Sokaktan aldığımız açık sütün denetlenmediği için, ne koşullarda ve nereden geldiğini bilemeyeceğimizi vurgulayan Acıbadem Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Baş, "Kaynağını bilmediğimiz bu sütler, zararlı mikroorganizmaların yanı sıra çamaşır sodası, antibiyotik gibi zararlı kimyasallar ve karbonat, nişasta gibi yabancı maddeler içerebilir. Sokak sütleri 95-100˚C’de 15 dakika kaynatıldığında içindeki mikropların çoğu yok olurken yararlı vitamin ve mineraller de yok olur. Sokak sütünün içinde bulunma riski olan kimyasallar ise kaynatılarak yok edilemezler. Bu nedenle açıkta satılan sütlerde her zaman sağlık açısından bir risk bulunur” dedi.
Hacettepe Üniversitesi tarafından 2010 yılında yapılan "Ankara Piyasası’nda Satılan Sütlerin (UHT, Pastörize, Sokak Sütü) Mikrobiyolojik ve Besin Değeri Açısından Değerlendirilmesi" başlıklı araştırmanın sonuçlarını da anımsatan Acıbadem Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Baş, "Araştırma çerçevesinde sokakta satılan 1 mililitre sütün içerisinde tifo, dizanteri ve brusella gibi bulaşıcı hastalıklara neden olan 100 binden fazla bakteri ortaya çıktı. Yüksek oranda su ve nişasta gibi dışarıdan karıştırılan sokak sütlerinin besin değerleri ise olması gereken değerlerin oldukça altında olduğu görüldü” diye konuştu.
Prof. Dr. Baş, sokaktan alınan sütü mikroplardan arındırmak için, 90 ila 95 derecede 10-15 dakika kaynatmanın mikropların tamamını öldürebileceğini ancak, sütün kaynatılınca içindeki vitaminler başta olmak üzere besin değerlerinin yüzde 50 ila 90 oranında azaldığını vurguladı.
Baş, şöyle devam etti: "Su bidonlarında, açık kovalarda getirilen sütleri sokaklardan alıyoruz. Bu sütlerin içinde ne var, kaç gündür bekliyor, hangi koşullarda bekletilmiş, içinde nasıl kalıntılar var? Belli değil. Üzerinde hiçbir damga, güvenlik bilgisi yer almayan sütlerin alınması birçok riski de beraberinde getiriyor.
Ayrıca, sütün temiz olmayan koşullarda sağılması ve uygun olmayan sıcaklık derecelerinde saklanması gibi pek çok çevresel etken de çiğ sütte insan sağlığına tehdit oluşturabilecek bakteri bulunmasına yol açabiliyor.
Verem hastalığına yol açan mikrop, hamile kadınlarda düşüklere neden olan Brucella cinsi bakteri, bağırsaklarda ishalli hastalıklara yol açan hatta ölüme neden olabilen E-Coli cinsi bakteriler, çeşitli enfeksiyonlara yol açan bakteriler, Q humması olarak adlandırılan hastalığa yol açan etkenler bu mikroplardan bazıları.”
Birçok kişinin sokak sütlerini organik diye düşünerek satın aldığını belirten Prof. Dr. Baş, "Gıdaların organik olma kriterleri Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayınlanan yönetmeliklerle belirlenmiştir ve yalnızca bakanlığın "organik logosu” taşıyan sütler organiktir. Bilinçli tüketicilerin aldıkları üründe muhakkak bu logoya dikkat etmeleri gerekir. Sertifikalı olmayan hiçbir ürün organik ürün değildir. Buna sokak sütleri de dâhildir” uyarısı yaptı.