Faydalı masa gastromasa
Geçtiğimiz hafta merakla beklenen, benim de özellikle ajandam da beklediğim 2 günlük bir lezzet serüvenine ev sahipliği yaptı İstanbul; Gastromasa...
Bir başka deyimle Gastronomide Yeni Ekonomik Dönemin en güçlü etkeni konumuna gelen, Türkiye’nin Küresel Rekabet Gücünü Artıran çok önemli bir Model Gastromasa…
Gastronomi, son on yılda klasik bir kültür ve lezzet alanı olmaktan çıkarak şehirlerin ve ülkelerin ekonomik büyüme stratejilerinin merkezine fazlasıyla yerleşti.
Dünya genelinde gastronomi turizmi bugün 1,3 trilyon dolarlık hacmiyle ülkelerin rekabet gücünü artıran, marka değerlerini güçlendiren ve yüksek katma değer üreten sektörlerin başında gelmekte .
Türkiye’de ise bu dönüşümün en görünür ve en etkili aktörü Gökmen Sözen’in kurduğu Gastromasa ekosistemi.
Gastronominin Ekonomiye Etkisi birleşenleriyle oldukça fazla Türkiye İçin Yeni Bir Kazanç modeli halinde üstelik son yıllardan beridir.
Gastronomi artık yalnızca restoran işletmeciliği değil; turizm gelirlerini de artıran, şehir ekonomilerini canlandıran, istihdam yaratan ve ihracat potansiyelini büyüten bir kalkınma aracına dönüşmüş durumda.
Bugün turistlerin harcamalarının yüzde 35’ten fazlası gastronomiye yapılıyor.
Bu oran, destinasyonların rekabetinde gastronomiyi birinci sıraya yerleştiriyor sonuçta.
Türkiye’nin gastronomi alanında son yıllarda artan görünürlüğü, bu gelir pastasından daha büyük pay alma fırsatını doğururken, bu görünürlüğün en güçlü kaynağı Gastromasa oldu.
Ve kuşkusuz Gastromasa aynı zaman da Ekonomik Etki Yaratma Modeli sektör için de...
Gökmen Sözen’in öncülüğünde kurulan Gastromasa, yalnızca bir etkinlik olarak değil; Türkiye’nin ekonomik tanıtım modeli olarak da konumlanıyor.
Model üç temel ekonomik etki üzerinden yükseliyor:
Bir nevi Küresel şef ekonomisinin Türkiye’ye transferi ki dünyada ki şeflerin buluştuğu çok önemli bir plartform da olduğunu bir kez daha fazlasıyla gördük geçen Gastromasa da.
Dünyanın en etkili şef ve restoran markalarının Türkiye’ye gelmesi, ülkeye yüksek gelir grubundaki turistlerin ilgisini artırırken, İstanbul’un ve Anadolu şehirlerinin gastronomi destinasyonu olarak konumlanmasını da sağlamakta.
Yerel ürünün ekonomik değerine katkısı da elbette ki çok önemli bir diğer etken.
Coğrafi işaretli ürünlerin, yerel üreticilerin ve Anadolu mutfağının küresel şeflerle aynı sahnede buluşması, bu ürünlerin ihracat hacmini ve marka değerini de artırmakta.
Yerel ürünün kilogram değerini yükselten bu strateji, tarımsal üretimden işlenmiş gıdaya kadar geniş bir ekonomik zinciri etkiliyor.
Gastronominin turizm gelirlerine entegre edilmesi bir nevi.
Bakıldığında Gastronomi artık turizmin tamamlayıcı unsuru değil; ana motivasyon kaynağı.
Gastromasa’nın oluşturduğu global ağ sayesinde Türkiye, gastronomi turizminde daha yüksek gelir grubuna ulaşma fırsatı yakalamakta.
Yeni dönemin adı artık: Yüksek Katma Değerli Gastronomi Ekonomisi. Bunu yazalım bir kenara.
Gastronomi ekonomisinin dönüşümünü belirleyen temel dinamikler de ilk sırada yerel ürünlerin küresel hikâyeye entegre edilmesi geliyor.
Sürdürülebilir ve atıksız mutfak modelleriyle maliyet etkin üretim.
Yapay zekâ destekli mutfak yönetimi ve veri temelli restoran verimliliği.
Şeflerin global marka değerine dönüşmesi.
Gastronominin şehir ekonomilerinin büyüme stratejisine dahil edilmesi.
İşte karşınızda yeni nesil gibi görünen, teknolojinin nimetlerinden de yararlanarak harmanlanan ortaya karışık gibi görünen lezzet ekonomisinin günümüz yol haritası…
Bu başlıkların her biri, Türkiye’nin gastronomi ekonomisinin yapısal olarak güçlenmesini sağlıyor.
Şehirlerin ekonomik rekabetinde gastromasa etkisi
İstanbul, Gaziantep, İzmir ve Kapadokya gibi destinasyonlar, gastronomi üzerinden daha yüksek gelirli turist profiline ulaşma fırsatı buluyor.
Gastronomi odaklı turist, klasik turistten ortalama yüzde 60 daha fazla harcama yapıyor.
Bu nedenle Gastromasa’nın oluşturduğu uluslararası trafik, şehirlerin marka değerini artırırken konaklama, yeme-içme, perakende ve ulaşım sektörlerine doğrudan ekonomik katkı sağlıyor.
Michelin rehberinin genişlemesiyle gastronomi yatırımlarının artması.
Yerel üreticinin dünya pazarlarına daha güçlü entegrasyonu.
Uluslararası şef işbirliklerinin ihracat ve tanıtım etkisi.
Türk şeflerin ve restoranların küresel markaya dönüşmesi.
Gastronominin turizm gelirlerini artıran ana ekonomik kaldıraç hâline gelmesi.
Bu dönemin en önemli avantaj denilebilir aslında.
Türkiye’nin yükselen gastronomi potansiyelinin artık sistemli bir uluslararası vitrini olmasıdır Gastromasa bir başka anlatımla.
Açılış konuşmasında Gökmen Sözen’i dinlerken ilk yola çıkış hikayesini dinlemek istediğimi fark ettim kendisinden.
Zira salonda dünyanın en önemli şefleri, sektör üreticileri, paydaşları müthiş bir saygı, dikkat ile kendisini dinlerken dinleyicilerin her cümlesini zihinlerine kazıdığına ve memnuniyetine emindim.
Yaptığım TV programında da sürekli dünyada ki önemli şeflerle bir araya geliyoruz, kim ne derse desin Türk mutfağı dünya sahnesinde çoktan yerini en üstlere hızla taşımakta ve kesinlikle Gökmen Sözen bu anlamda çok büyük başarılara imza atan cesur bir yürek Gastronomide…
Sonuç: Gastronomide Yeni Ekonomik Diplomasi de okların karşında Gastromasa duruyor.
Gökmen Sözen’in vizyoner liderliğinde büyüyen Gastromasa, gastronomiyi ekonomik büyümenin itici gücü hâline getirmekte.
Türkiye’nin global gastronomi ekonomisinden daha fazla pay alması, şehirlerin markalaşması, yerel ürünlerin değerinin artması ve turizm gelirlerinin çeşitlenmesi bu model sayesinde hızlanıyor.
Dünya artık gastronomiyi ekonomik bir dil olarak kullanıyor. Bununla ilgili geçen bir makale okudum ve çok doğru bir tespit olduğunun altını çiziyorum.
Türkiye ise bu yeni dönemin güçlü oyuncularından biri hâline gelmiş durumda.
Gastromasa, bu başarının en görünür ve en stratejik vitrini olarak öne çıkıyor bir kez daha belirtiyorum.
Önümüzdeki sene beklenti çok daha da yüksek Gastromasa’dan bunu da biliyorum.
Sofralar artık daha bilinçli, yemek kültürü ile tabaklama yapılan o eşsiz lezzetler artık çok daha fazla emek ve bilinçle geliyor masalara.
O zaman Emeğe alkış her zaman en kuvvetlisinden gelsin:
Gökmen Sözen ve Gastromasa’ya…