Afrika Kaynak: Şarkul Avsat 27.08.2024 07:45

Sudan'da tüm olası kötü senaryolar masada

Çatışan taraflar, biri Port Sudan'da orduya diğeri Hartum'da HDK'ya bağlı olmak üzere iki hükümet kurmayı planladıklarını açıkladılar
Sudan'da tüm olası kötü senaryolar masada

ABD ve Suudi Arabistan’ın Sudan'daki krizi çözmek üzere başlattıkları ortak arabuluculuk çabaları çerçevesinde Cenevre’de 14-23 Ağustos tarihleri arasında yürütülen müzakereler, Sudan’da savaşan taraflar; ordu ile Hızlı Destek Güçleri (HDK) arasında ateşkes sağlanamadan sona erer ermez, Hartum, Darfur, el-Cezire ve Sennar eyaletlerindeki birçok cephede savaş uçaklarının ve topçuların kullanıldığı çatışmalarla gerilim daha da tırmandı. Bu tırmanış, çatışmanın uzamasına ve coğrafi olarak genişlemesine yol açabilecek tehlikeli bir sinyal olarak görüldü.

Savaşan taraflar, biri Port Sudan'da orduya bağlı diğeri Hartum'da HDK'ya bağlı bir hükümet kurmayı planladıklarını açıkladılar. Bu durum, bu iki hükümetin duyurulmasının, Sudan devletinin geleceği üzerindeki etkileri ve uluslararası ve bölgesel toplumun bu iki hükümete karşı tutumu hakkında soru işaretlerini gündeme getirdi.

Acı gerçek

Ekonomi politikası uzmanı Hasan Beşir Muhammed Nur, yaptığı değerlendirmede, “Cenevre görüşmeleri savaşın patlak vermesinden bu yana yapılan Sudan konulu en önemli görüşmeler olmasına rağmen, ateşkes bir yana ordu ile HDK arasındaki çatışmaların durdurulması için dahi herhangi bir ilerleme kaydedilemedi. Başta Darfur'daki yerinden edilenler için kurulan kamplarda çok sayıda Sudanlının ölümüne neden olmaya başlayan kıtlığın yanı sıra kolera gibi ölümcül salgın hastalıkların yayılmasıyla mücadele etmek amacıyla ülkenin çeşitli eyaletlerindeki ihtiyaç sahiplerine insani yardımların ulaştırılması için batı sınırındaki Adra ve kuzeydeki Debbe'de iki güvenlik koridoru açılması için başlatılan çalışma nispeten başarılı oldu” dedi.

Hasan Beşir Muhammed Nur, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bence Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın cumartesi günü Port Sudan'da düzenlediği basın toplantısında, HDK yenilgiye uğratılana kadar ülkesindeki savaşın durmayacağını söylemesi uzun vadeli bir hedef. Bu da askeri yetkililer olarak hem yurt içinde hem yurt dışında Sudanlıların acılarını arttıracak olan bu savaşın zaferle ya da askeri çözümle sonuçlanacağına ikna olmadıklarını gösteriyor. Orgeneral Burhan, geçiş dönemini yönetecek bir hükümet kurmayı planladıklarını söyledi, ama hangi geçiş döneminden ve hangi ülkeden söz ettiği bilinmiyor. Buna karşın HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun Siyasi Danışmanı el-Başa Tubeyk, ordu komutanlarının uzlaşmazlığı ve müzakereyi reddetmelerinin kendilerini Hartum'da bir hükümet kurmaya itebileceğini açıkladı. Dolayısıyla açıkça bölünmenin işaretleri olduğunu görüyoruz. Ülke parçalanmaya doğru gidiyor gibi görünüyor. Diğer taraflardan da ülke dışında bir hükümet kurulması çağrıları yükseliyor. Bu tabloda tüm olası kötü senaryolar masada. Uluslararası toplum ise bu acı gerçekle başa çıkmak için net bir vizyona sahip gibi görünmüyor. Uluslararası toplumun bir şey yapacağını sanmıyorum, aksine Libya gibi üç hükümetli parçalanmış devletlerdekine benzer bir tutum sergileyecektir. Somali deneyiminin yanı sıra Kürtlerin kontrolündeki bölge aracılığıyla bir oldubittiye dönüşen Irak sorunu da var. Bir de Şam hükümetinin otoritesi dışında kalan bölgelerin bulunduğu Suriye.”

hartum-1

Savaşan taraflar, sivillerin çatışmaların sona erdirilmesine yönelik çağrılarını dikkate almıyorlar

Ekonomi politikası uzmanı Muhammed Nur, değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Uluslararası toplum muhtemelen bu tür hükümetlerin kurulmasını bir oldubitti olarak ele alacaktır. Çünkü eğer oynayacağı bir rol varsa o da hükümetler dağılımıyla nasıl başa çıkılacağına dair değil, savaşı durdurmaya yönelik olacaktır. Bu yüzden Özellikle de Burhan'ın meşruiyetini 2021 yılının ekim ayında HDK Komutanı Dagalu ile birlikte Başbakan Abdullah Hamduk hükümetine karşı gerçekleştirdiği darbeden aldığı ve HDK’nın da kontrol ettiği bölgelerde otoritesini silah zoruyla dayattığı göz önüne alındığında herhangi bir desteğe sahip olmadıkları ve halk tarafından seçilmedikleri için değersiz olarak kurulan hükümetlerle değil, gerçekle ilgilenmeliyiz. Dolayısıyla Burhan ve Dakalu’nun oyuncağı, ülkede oynanan savaş oyununun ve çekilen acıların bir parçası olacağı ve ülkenin hiçbir sorununu çözmeyeceği için çatışan tarafların hiçbiri gerçek anlamda etkili bir sivil hükümet kurmaz. Uluslararası toplum, Burhan'ın darbesinden sonra HDK'nın da içinde olduğu hükümeti tanımadığına göre çatışan taraflarca kurulacak hükümetleri de muhatap almaması ve tanımaması gayet doğal bir durum. Özellikle ABD ve Avrupa Birliği (AB) tarafından temsil edilen Batı toplumu, ordu ve HDK'yı sivil tarafı temsil etmeyen iki askeri güç olarak görmeleri, hükümsüzlüğe dayalı olanın hükümsüz ve geçersiz olacağından taraflardan herhangi birinin kurmayı planladığı herhangi bir hükümeti de tanımayacaklarını teyit ediyor.”

Savaş sahasındaki gelişmelere de değinen Muhammed Nur, özellikle Gedarif eyaletinin sınırlarına bitişik bölgede HDK'nın hareketliliğini kısıtlayan sonbahar mevsiminin sona ermesinden sonra HDK'nın eylemlerinin yoğunlaşacağına işaret etti. HDK’nın bir hükümet kurma arayışına girmeleri halinde, bunun da bölgenin tamamının kontrol edilmesinin gerekeceğine şüphe olmadığını belirten Muhammed Nur, “HDK, ağırlıklı olarak Beyaz Nil'de ve Kordofan ile el-Faşir'in bazı bölgelerinde bulunan boşlukları doldurmak için mümkün olduğunca çaba gösterecektir” şeklinde konuştu.

İçeride tecrit

Öte yandan yazar ve Sudan Dışişleri Bakanlığı’nda eski bir diplomat olan Ubeyd Ahmed Muruh, yaptığı açıklamada, “Cenevre'deki görüşmelerin başarısız olmasına ve Sudan'da yakın bir gelecekte bir ateşkes olmamasına rağmen, Sudan'da iki hükümetin ilan edilmesinin artık bir oldubitti olmadığına inanıyorum. Anayasa uzmanlarının, geçici bir idari başkent olarak Port Sudan'da bulunan mevcut Sudan yönetiminin anayasal temeline ilişkin birtakım gözlemleri olsa da günün sonunda, BM de dahil olmak üzere uluslararası toplumun muhatap olduğu şey budur. Özellikle de mevcut iktidarın uymaya devam ettiği ve kararları hala buna dayanarak alındığı; 2019 yılında imzalanan Anayasal Bildiri çerçevesinde tam bir hükümet kurulduğunu açıklaması şaşırtıcı olmaz.”

Muruh, şunları söyledi:

“Dolayısıyla, HDK ve Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) örneğinde olduğu gibi, diğer sivil ya da askeri güçlerin ordunun kontrolü altında olmayan bölgelerde fiili bir hükümet ilan etmesi, benim görüşüme göre riskli bir girişim olur. Böyle bir girişim özellikle Güney Sudan'ın önceki rejim sırasında bölünmesi trajedisi Sudanlıların zihninde halen taze olduğundan bu durum geri tepebilir ve içeride tecrit durumlarını arttırabilir. Dışarıda ise eğer bu tür hükümetler kurulursa tanınacaklarını sanmıyorum. En iyi ihtimalle Somaliland ya da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) gibi bir durum ortaya çıkar. Uluslararası ve bölgesel toplumun, Afrika Birliği'nin (AfB) temmuz ayı başlarında Kahire tarafından desteklenen Sudan-Sudan diyaloğu çalışmalarını destekleyerek Sudan'da savaşın sona ermesini sağlayacak siyasi bir çözüm bulma fırsatına hala sahip olduğuna inanıyorum. Böylece Sudanlı taraflar arasındaki siyasi gerilim azalacak ve bu da savaş sahasındaki unsurların durumuna yansıyacaktır.”

Dış müdahale

Sudanlı yazar Mahir Ebu el-Cuh'a göre ise Sudan'da iki ayrı hükümetin kurulması, özellikle Port Sudan’daki tarafın müzakerelere başlamak için ön şartlardan biri olarak meşruiyeti ele geçirme ısrarı, HDK'yı kontrolü altındaki bölgelerde bir an önce paralel bir hükümet ilan etmeye itecek. Ancak bu eğilimin en feci sonucunun, çatışan tarafların her ikisinin de meşruiyetini güçlendirmek için diğer tarafın aleyhine genişlemeye başlamasıyla genel askeri duruma yansıması olacağını belirten Cuh, “Bu da çatışan tarafların, aralarındaki askeri çatışmayı eskisinden daha şiddetli bir şekilde genişletmeye başladıkları anlamına geliyor. Sudan’da 16 aydır devam eden savaş, ülkenin kazanımlarının çoğunu yok etti. Her iki tarafın da yeni bir çatışma dalgası için yaptıkları hazırlıklara ilişkin göstergeler ve bilgiler, geriye kalan altyapıları da yok edeceklerini gösteriyor. Bu da eski rejimin ve eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in feshedilen partisinin ya kapsamlı bir zafer ya da tamamen yıkım vaadinin pratikteki teyidi niteliğindedir” diye konuştu.

hartum-2

Devam eden savaşın bedelini en başta Sudanlı siviller ödüyor

Cuh, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2021 yılını ekim ayındaki darbeden bu yana Sudan'daki anayasal durum, AfB üyeliği dondurulduğu için uluslararası ve bölgesel olarak tanınmıyor. Bunun yanında Port Sudan hükümeti, Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi’nden (IGAD) çekildi. Ancak mevcut otoriteyi tanıdığı için Arap Birliği (AL) üyeliği devam ediyor. Sudan'daki durum, başkent Sana'yı kontrol eden Husiler karşısında Aden hükümetinin bölgesel ve uluslararası düzeyde tanındığı Yemen'deki durumdan farklı. Dolayısıyla en olası senaryonun uluslararası toplumun savaşan iki tarafı tanımamaya devam edeceği ve iki hükümetten birini tanıma konusunda AfB ile AL arasında bir anlaşmazlık yaşanabileceği ihtimalini dışlamayacağı şeklinde olacağını düşünüyorum. Ancak genel bağlam iki önemli noktaya işaret ediyor. Öncelikle her iki taraf da diplomatik ve siyasi bir gerilemeye yol açmamak için bölgesel ve uluslararası güvenceler almadıkça bir hükümet ilan etmeyecektir. İkincisi ise, Cenevre’de yapılan son müzakerelerde olduğu gibi, kurulan hükümetlerin tanınması söz konusu olmaksızın, iki tarafın kendi kontrol alanlarında bir oldubitti ile karşı karşıya kalmasıdır.”

Sudanlı yazar, son olarak şunları söyledi:

“Tüm bu yansımaların gölgesinde Sudan devletinin geleceği, iki monolitik hükümetin kurulabileceği bölünme gerçeğinin güçlenmesinin ve bölünme teorisinin başka yerlere yayılmaya devam etmesinin yanı sıra uzun süren savaş nedeniyle artan şiddet ve yıkım başta olmak üzere birçok tehlikeyle karşı karşıya. Ancak bu yıkıcı senaryoyu önleyebilecek panzehir, her iki taraf için de kesin bir zafer olsa da şu an bunun olması imkansız. Bu da uzun süreli bir savaş veya bölgesel ya da uluslararası nitelikte bir dış müdahale yahut her iki tarafı da seçimden ziyade güç kullanarak savaşı durdurmaya zorlayan bir kombinasyonun ortaya çıkması anlamına geliyor.”